İnsanı insan yapan değerlerimiz.

İnsanı insan yapan değerlerimiz.

İçtimai hayatımızda o kadar üzüldüğümüz vakalara muhatap ve şahit oluyoruz ki, insan insanlığından nasıl bu kadar uzaklaşır, nasıl bu kadar insani değerlere kör olur demekten kendimizi alamıyoruz.

Yine bilgisayarımı açıp ne yazayım diye düşünürken bu konu ağır bastı.

Müslüman bir anne babadan, Müslüman bir ülkede ve Türkiye de hayata gözlerini açmak büyük bir nimet olduğunu düşünüyorum. Büyük İslam âlimi; Seyyid Abdulhakim Arvasi hazretlerinin veciz, mana yüklü ifadelerinde buyurmuştur ki; , “ Ben bir seyidim. Bu demektir ki, Türk değilim. Ama yeryüzünde bütün Türkler silinse, üç Türk kalsa biri ben olurdum. İki Türk kalsa gene biri ben olurdum. Son Türk kalsa o gene ben olurdum.  Çünkü Türkler olmasa bugünkü manada İslamiyet olmazdı.” Türklere karşı bu muhabbet İslamiyet’e yapılan hizmetlerinden olduğunu da ifade eder.

İnsanı insan yapan değerlerin önemini idrak etmek öncelikle “neden yaratıldığımızın”  şuurunda olarak yaşamak gerekmektedir. İslamiyet’in emirlerine ne kadar uyuyoruz? İşte bu suali kendimize ne kadar soruyoruz? Büyük mütefekkir Seyyid Ahmet Arvasi hazretlerinin de veciz bir sözü “İslamiyet’i kurtarmayı bırakın. İslamiyet’ le kurtulmaya bakın.” Toplumda hak, hukuk, adalet, saygı, sevgi, hoş görü, dayanışma ölçüleri ne kadar güçlü olursa insanlığın değerlerinde yön bulması o denli olur. İnsan İslam’ın emirlerine uyduğu nispette huzur bulur. İnsanı değerleri korurken, kültür mirasına sahip çıkmalı ki, gelecek nesillere aktarabilsin.

İnsanı insan yapan hususiyetler;  bir başkasının haklarını gözeterek adil, dürüstçe eşit davranmak, adalet, saygı, sevgi, hoşgörü gibi değerler evrensel değerlerdir. Müslüman hesap gününe inandığı için insani değerlere daha dikkatli ve hassas olmalıdır. Çok şükür Müslümanız ve ecdadın bizlere miras bıraktığı vatan da Türkiye’de yaşıyoruz. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan hak ve hukuka saygılı olmak insanı insan yapan değerler olduğu gibi Müslümanın şiarıdır.

Hadis-i şerif müjdesine kavuşan büyük sultan Fatih Sultan Muhammed han İstanbul’a girince Ayasofya Meydanı’nda papazlar, keşişler, şehrin önde gelenleri ve halk karşıladı. Herkes şehrin yağmalanacağını düşünüyordu ve çok korkuyorlardı. Fatih Sultan Muhammed han hazretleri, ayaklarına kapanan Bizans halkına o unutulmaz konuşmasını yaptı: “Kalkınız ve müsterih olunuz. Ben Sultan Mehmet; hepinize söylüyorum ki bu andan itibaren ne hürriyetiniz ne de hayatlarınız hakkında gazap-ı şahanemden korkmayınız. Kimsenin malı yağma edilmeyecektir. Kimseye zulüm yapılmayacaktır. Hiç kimse dini inanışlarından dolayı cezalandırılmayacaktır.” Şehrin Fatih’i bu sözleriyle gönülleri de fethetmesini bilmişti. İnsanın insan yapan değerlere numune bir padişahtır. Cennet mekân ecdadımız tarihe insanlık dersi vermiştir.

İnsanı insan yapan, manevi hayatına ne kadar ehemmiyet, değer verdiği ile ölçülüdür. İdraklerine neden yaratıldığı şuuru yerleşirse ve gönlünde Allahü teâlâ’ ya kavuşma iştiyaki barınırsa, “insan-ı kâmil”  dolayısıyla insanlık haysiyetine o nispette yaklaşmış olur. Merhamet, vicdan saygı sevgi düsturuyla yaşamak, fikirlere saygılı olmak, empati yapmak, ben, benlik şuurundan uzak yaşamak, haklıyı gözetmek, haksızlığın karşısında olmak insanı insan yapan değerlerdir. İnsan kutlu emaneti üslenmiştir. İnsanı insan yapan değerler inkişaf buldukça emanete sahip çıkmak böyle mümkün olur.

Bu manada Allahü teâlâ yardımcımız olsun.

Muhabbetlerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi