Gençliğin idraklerine sevda yüklemek…

Gençliğin idraklerine sevda yüklemek…

Bugünkü yazımı yazmak için bilgisayarımın başına geçip klavyede bir müddet gezinip durdum. Ne yazayım? Düşündüm yazacak çok konu var. Hâlâ İstanbul Sözleşmesi LGBT gibi bir zulmeti savunan zihniyetleri mi? Yazsam.  21 Haziranda gecesi Afganistan’ın Paktika vilayetinde 5,9 büyüklüğünde depremin oluşuyla yine sıkıntılara gark olan ülkede binden fazla insanın vefat etmesi,  1500 e yakın insanın yaralanması ve yüzlerce evin yıkılması karşısında Türkiye ve Pakistan’ın yardıma koşması dışında dünyanın sessiz kalışını mı? Yoksa 29 – 30 Haziran tarihlerinde İspanya’nın başşehri Madrid’ de yapılacak müttefiklik ruhundan uzak NATO zirvesini mi?

Bu konuları belki daha sonra yazarım düşüncesiyle yazımın başlığı gençliğe yön verdi. Gençliğin idrakleri adeta dumura uğramış vatan, millet, bayrak sevdasından uzak öylesine günlük yaşama peşinde…  Gençliğin dimağlarında vatan, millet, bayrak ülküsü barınmadığı müddetçe işte o gençlik ülke düşmanlarının ve içerde ki, satılmış beyinlerin kuklası olur. “Umutlarımı hiçbir zaman kırmadım dahi kırmam da” neden? İdraklerinde vatan, millet, bayrak sevdası bu dava mefkûresi yüklü sevdalı gençliğinde var oluşu umutlarımı canlı tutmuştur.

Günlük yaşayan bir nesil düşmanların pençesinde yok olur. Yok, olduğu gibi devletine verdiği zararla kendinden sonra gelen gençliğin yoluna engel olur. İşte bunun içindir ki, gençliğe dedelerinin Kur’an-ı kerim okuduğu için nasıl işkencelere, eziyetlere maruz kaldığı yüce kitabımızın okunmasının ve bulunmasının suç olduğu günlerin ve kutsal mekânlarımız, camilerimizin nasıl kapatılıp ahırlara döndüğü günlerin daha nice zulmetin müsebbipleri anlatılmalı ki, gençlik kimin ne olduğunu bilmelidir.

Gençlik dinini bilmezse gönlünde vatan sevdası barınmaz.  Yüce dinimizin emri, hadisi şerifte de buyrulduğu gibi “ Hiç ölmeyecek gibi dünyaya, yarın ölecek gibi ahirete” çalışmanın gerektiği çocuklarımıza evde, okulda iyi verilmeli ki, yarının gençliği beyhude yaşamasın.

İnsan dünyada yesin, içsin, gezsin diye yaratılmadı. Neden yaratıldık, bizden istenen nedir? Yaradan’a Allahü teâlâ’ ya kul olma gayesi idraklerde yer bulmadıkça gençliği kurtaramayız. “Değerler eğitimi” batının istediği gibi değil, bizim dini değerlerimizin, köklerimizin, kültürümüzün mücehhez olduğu bir değerler eğitimi öncülüğümüz olmalıdır.

Öyle bir gençlik yetişmeli ki, insanlığa ışık olacak. Aziz milletimizin köklerinde İslam medeniyetiyle bütünleşmiş köklü sağlam bir medeniyet var. Günümüz gençliğinin böyle güçlü bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacı var. Bu ruh bütünlüğünün idraklerde yer bulması elzemdir.

Dünya Müslümanları, Türk âlemi, zulüm görenler, haksızlığa uğrayanlar, köleleştirilmiş insanlık Türkiye öncülüğünde bu ruhu bekliyor. Selçuklu, Osmanlı gibi övünülecek köklü bir tarihimiz var.  Ceddimiz nasıl bir dava yüklenmiş, gaye ve hedefleri neydi?  Gençlik bu ülküyü anlamalı ki, şuursuz, ülküsüz yetişmesin. Eğitim müfredatında olan değerler eğitimi bu ruh bütünlüğüyle bütünleşmeli ki, gençliğin yönü hak davası olsun. Öncü kuşakların yetişmesi için ne yapıyoruz? Bu suali Anne, Baba ve eğitim kadrosu kendine sormalıdır.

Tarih yeniden bizi bekliyor. Bu tarihi yazacak, insanlığın önünü açacak bugünün, yarının gençleridir. Ceddimiz nasıl bir dava yüklendi ise bu yükü yüklenmek asli görevimiz olmalıdır.

Muhabbetlerimle…   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi