
İbrahim İnal
Tarihe vurulan kara leke 27 Mayıs darbesi…
Tarihe vurulan kara leke 27 Mayıs darbesi…
Tarihin utanç günü ve kara bir leke olarak hafızalarda yerini alan ve silinmeyen bir gün üzerinden 65 sene geçmesine rağmen her 27 Mayıs demokrasiye vurulan prangaların, darbenin zulmeti hafızalarda tekrar canlanır. Türkiye Cumhuriyeti tek partili dönemden, çok partili döneme geçmesi ile başlayan demokrasi dönemine yazık ki, tahammül edilmedi.
1946 Ocak ayında kurulan DP “Demokrat Parti” 7 partinin katıldığı 14 Mayıs 1950 de yüzde 53 oy alan Demokrat Parti Adnan Menderes Başkanlığında 416 Milletvekili ile mecliste yerini aldı. Tek parti dönemiyle iktidarda olan CHP ise umduğunu bulamadı ve 69 sandalye kazanabildi. DP çok partili serbest seçimi kazanan ilk parti olarak 27 senelik tek parti dönemini de sona erdirmiş oldu.
Adnan Menderes’in bu başarısı CHP tarafında büyük hayal kırıklığı oldu. Bu rahatsızlık sönmedi. DP-CHP arasın da çekişmeler her geçen gün artmaya devam etti. 2 Mayıs 1954 de halkın yeniden sandık başına gitmesiyle DP oyların yüzde 57’sini alarak 502 Milletvekili sayısına ulaştı. CHP ise daha da oy kaybı ile 31 Milletvekili ile mecliste temsil hakkı elde etti. CHP tarafı yenilginin sorumlusu Genel Başkan İsmet İnönü’yü işaret ediyordu. İnönü bu tepkiler karşısında muhalefet dozunu iyice artırarak tepkileri susturmaya çalışıyordu. CHP Genel başkanı İsmet İnönü’nün gezilerin de halkın tepkisi ve çıkan olaylardan hükümeti sorumlu tutarak, hükümet organize ediyor gibi iddiaları artırarak hükümeti hedef gösteriyordu. Bu algılarla üniversite öğrencileri de ayaklanıyor ve hükümet aleyhine gösteriler yapıyordu. Başbakan Menderes her ne kadar öğrencileri ikna etmeye çalışsa başarılı olamıyordu. Öğrencilerin arasında konuşmanın faydalı olabileceğini düşünerek, konuşmak istedi. Bir öğrenci Başbakan Menderes’in yakasına yapışarak boğazını sıkıyor. Menderes öğrenciye “ ne istiyorsun” sualine öğrenci “ Hürriyet istiyorum” cevabına Menderes’in tarihin sayfalarında yerini alan o muhteşem cevabı “ Bir Başbakan’ın boğazını sıkıyorsun bundan âla hürriyet mi var?”
Bütün bu gelişmelerin yaşanmasının altında bir darbe girişiminin sesi vardı. Menderes de bunu biliyordu. 21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencilerinin sokağa çıkarak Zafer Anıtı’na kadar sessiz yürüyüşleri artık bir darbe girişimine ramak kaldığının işaretiydi. Nihayetinde Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından Ankara Radyosundan okunan bildiriyle “ihtilal” duyuruldu. 27 Mayıs sabaha karşı ordu, silahlı kuvvetleri tarafında yönetime el konuldu. Nice canlar yakıldı. Çok sayıda DP’li hapis cezasına çarptırıldı. Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu. Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. İşte tarihin utanç tablosu… Demokrasi şehitlerimizin dahi bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Her darbenin arkasında karanlık odakların olduğu, ülkenin ayağa kalkmasının önünün kesilmesine yönelik bir eylem ve hain tuzakların bütünleştiği bir girişim olduğu unutulmamalıdır. Nitekim 12 Mart 1971 ordunun muhtırası ile Demirel hükümetinin istifa ettirilmesi, 12 Eylül darbesini yaşamadı mı bu aziz millet? 28 Şubat postmodern darbesi, son olarak “temennimiz son olsun” 15 Temmuz emperyalist güçlerin desteğini alan FETÖ darbe girişimi necip milletimizin birliği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dik duruşu FETÖ terör örgütü ve işbirlikçilerini hüsrana uğratmıştır. 15 Temmuz Türk milletinin zaferidir.
Darbe girişimlerinin perde arkasında emperyalist güçlerin varlığı daima vardır ve var olacaktır.
Devlet ve millet olarak uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Terörsüz, darbesiz yeni ufuklara Türkiye’m
Muhabbetlerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.