İbrahim İnal
Sıla-i Rahim
Sıla-i Rahim
Unutulan bağlara bir selam olsun...
Sıla-i rahimi idraklerinde barındırmak, ne güzel bir haslet…
Bu hasleti mübarek kılan; Allahü teâlâ’nın emri, Peygamber Efendimizin sünneti ve ümmetine önemli bir tavsiyesidir.
İşte bu emre uyan, rahat eder.
Hadis-i şerifte buyruluyor ki:
“Sıla-i rahim malı çoğaltır, ailede sevgiyi artırır ve ömrü uzatır.” (Taberânî)
“Sevabı en tez verilen iyilik sıla-i rahimdir; cezası en tez verilen kötülük ise zulüm ve (sâlih) akrabalarla alâkayı kesmektir.” (Tirmizî)
Hülasa, hayırlı bir vesileyle geçtiğimiz günlerde Elbistan’a vasıl olduk.
Malumunuzdur ki, on bir ili etkileyen ikinci depremin merkez üssü Elbistan’dı.
Nice yuvalar yıkıldı, nice ocaklar söndü. Rabbim Azze ve Celle bir daha yaşatmasın.
Tekrar ayağa kalkması yıllar sürecek gibi görünse de TOKİ evlerinin tamamlanması ve hak sahiplerinin taşınmaya başlaması sevindirici.
Bir başka sevindirici gelişme ise birçok mahallede yerinde dönüşümün hızla devam etmesidir.
Üzücü olan ise bazı yerlerde hâlâ enkazların ve yıkılması gereken binaların varlığıdır.
Temennimiz, bu nahoş görüntülerin tez zamanda ortadan kalkmasıdır.
Az sayıda dostla görüşme imkânı oldu.
Eğitimci, yazar, şair Celalettin Kurt ve dostlarla buluşmak; şiir ve edebiyatın ikliminde çay yudumlamak, sohbetin deminde kalmak çok güzeldi.
Bir başka gün, Öğretim Görevlisi İlhan Doğuç ile birlikte, iç turizmde rağbet gören ve sağlıklı suyu ile meşhur Ekinözü ilçesine uğradık.
Tabii, deprem sonrası o eski canlılık ve coşkudan eser yoktu.
Çevre halkı, şifalı suyun son günlerde düzelmeye başladığını ifade ediyor.
Ekinözü Kaymakamı Muhammed Huzeyfe Okur’un nazik ve candan karşılamasıyla ziyaretimiz başladı.
Sohbetimiz eğitim ve gençlik üzerineydi; zaman zaman edebiyata da yoğunlaştık.
Müşahede ettim ki hizmet ve gençliğin yolunu açma aşkıyla yanan, bu uğurda gayret gösteren bir mülki amir... Muvaffakiyetler dilerim.
Aynı binada bulunan İlçe Millî Eğitim Müdürü Hüseyin Turaç Bey’i de İlhan Doğuç ile birlikte ziyaret ederek eğitim üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik.
Eğitime âşık bir yönetici... Başarılar dilerim.
Yine bir başka sevdalı yürek, Kerim Kancı kardeşim, dostum... Kendimizi, babası Adem Bey’in sofrasında bulduk. Köy kahvaltısı ve sohbet güzeldi; ancak daha güzeli, Adem Bey’in “Miray” ismini verdikleri torununa isim koyma şerefinin bize nasip olmasıydı.
Rabbim Azze ve Celle istikbalini mamur eylesin...
Zaman müsait olmadığından Elbistan Kaymakamı Muhammet Fatih Demirel Bey’i ziyaret etmeyi çok arzu etmemize rağmen nasip olmadı. Ziyaret başka bir zamana kaldı. Hayırlısı olsun.
Birçok kıymetli dostumuzla da zamanın kısıtlılığından dolayı bir araya gelemedik; gönlümüz hep onlardaydı.
Yazımı yazarken heceler, kelimeler, şiirler içimde depreşti.
Gönül bağımda, sadrımdan satırlara dökülenler...
Buyurunuz:
Yol Uzak, Gönül Yakın
Bir tutku gibi düşer içime
sıla-i rahim…
Bir annenin duası,
bir babanın gözlerindeki buğu olur.
Hasret,
kavrulmuş bir ekmek gibi kokar
çocukluğumun o eski taş evinde.
Kültür, sadece bir kitapta değil;
bir çay bardağında,
bir diz çöküşte,
bir helallikte yaşar.
Yollar,
sadece asfalt değildir;
bazen bir özrün,
bazen bir sarılmanın
ta kendisidir.
Sıla,
yalnızca uzak bir yer değil;
çoğu zaman unutulmuş bir yürektir.
Ve rahim...
O, merhametin ilk kapısıdır.
Tutkudur,
akrabaya, köke, geçmişe...
Hasretle pişer insanın içi
gidemediği her ziyarette.
“Yol uzak,” derler hep, ama bilirim;
gönül yakınsa, mesafe erir.
Bir selam bile düşer yola bazen
ve varır,
varacağı en derin kalbe.
Bir çınarın gölgesi çağırır beni:
“Gel evladım, hâlâ geç değil,” der.
Dudaklarım titrer,
başım öne düşer.
Gözlerimde yılların hasreti,
avucumda götüremediğim
bir çift selam kalır.
Ve içimde doğar bir his:
Bazı yollar gidilmezse,
içimizde ömür boyu
eksik bir bayram kalır.
Ama yine de umutla mırıldanırım:
Yol uzak olsa da, gönül yakınsa,
bir gün mutlaka kavuşulur.
Ve o an fark ederim:
Eksik bayramlar da tamamlanır bir gün.
Muhabbetlerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.