Bekir Doğan
Ünal Linç Girişimi !
Kanuni Düzenleme de işe yaramadı..
Ünal Linç Girişimi !
AK Parti'li Mahir Ünal'dan kültür devrimiyle ilgili sözlerini çarpıtanlara tepki: Buradan düşmanlık çıkaramazsınız,” dedi..
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, katıldığı bir etkinlikte dünyada yaşanan en sert devrimlerde bile lügate dokunulmadığının altını çizerken, Türkiye'de cumhuriyet dönemi ile birlikte lügatin, alfabenin ve dilin değiştiğini belirtti.
Yalan mı ? 3500 yıllık Türk Tarihini bilemiyoruz okuyamıyoruz, piyasa da ise Osmanlı ve Türklük tarihine hakaret eden sözde tarih kitapları ile dolu..
Ak Parti Gurup Başkan vekili Mahir Ünal'ın kültür devrimine dikkat çektiği konuşmasını bağlamından koparan bazı medya organları parelerinde sosyal medya çıkan yalan haber kanuna rağmen , 'Cumhuriyetin eleştirildiğini' öne sürdü. Bu durum üzerine sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Ünal, "'Kamus bir milletin hafızasıdır' cümlesinden yola çıkarak yaptığım değerlendirme cumhuriyete dönük değil kültür devrimi olarak yapılanlara dair bir tespittir. Buradan bir düşmanlık çıkaramazsınız." dedi.
Ak Parti iktidarında yapılan her işin doğru yapıldığını söyleyemeyeceğimiz gibi, Cumhuriyet döneminde alınan kararların doğru olduğun da söylemek abdestle intikaldir.
Bir caminin kitabesini okumaya çalışıyorum: bir tanıdık ,” sen Arapça biliyor musun ? diye sordu bana ,” bende o yazılar Arapça değil ki Türkçe dedim..
Türk milletinin yazılı hayatı 3500 yıl öncesine dayanır..
Oysa İslam doğuşu bu ay : Rebiülevvel, 1444 senesindeyiz.. yani 1444 sene önce olan hadise Türk Tarihi böyle değil.. Türkler o zaman da okur yazardı..
Mahir Ünal söylemek istediği bu !
AK Parti Grup Başkanvekili Ünal 'Bir Kitap Okudum' isimli etkinlikte gençlerle Cemil Meriç’in Bu Ülke isimli eserini konuştu.
Burada yaptığı konuşmada tarihteki en sert kültürel devrimin Türkiye’de yaşandığını belirten Ünal, "Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir."
Bir milletin alfabesini elinden aldığın zaman geriye bir şey kalmıyor..
Yukarı dönüyorum : bana bu yazı Arapça diyenler yok sen bilmiyorsun dediler.. ben şurada şunu yazıyor : bu cami Hacı Mehmet tarafından yaptırılmıştır,” 1381 yazıyor diye ısrar edince bir , haaa Osmanlıca dedi..
Türkçe – bizim dilimizde yazıyor, Osmanlı 650 yıl bu yazıyı kullandı , öyle diyorsanız öyle olsun dedim.. ama Cumhuriyet döneminde yapılan harf inkılabı bizim köklerimizle bağımızı kopardı.. okullarımız da bu alfabe ikinci dil olarak mecburi olarak herkese öğretilmesinden yanayım ben..
SÖZLERİ BAĞLAMINDAN KOPARDILAR
Ünal'ın kültür devrimine dikkat çektiği konuşmasını bağlamından koparan bazı medya organları 'Cumhuriyetin eleştirildiğini' öne sürdü.
Oysa Mahir Ünal doğruları söylüyor.. Milyonlarca tarih kitabımız çürüyor ama okuyamıyoruz, Mezar taşı ve Cami – Han kapısındaki kitabeyi bile okuyamıyoruz..
Sevgili okurlarım : Söz konusu haberlerden birini alıntılayan Ünal, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "'Kamus bir milletin hafızasıdır' cümlesinden yola çıkarak yaptığım değerlendirme cumhuriyete dönük değil kültür devrimi olarak yapılanlara dair bir tespittir. Buradan bir düşmanlık çıkaramazsınız." ifadelerini kullandı.
"YAZIYI DEĞİŞTİRMEK KÜLTÜR SOYKIRIMIDIR"
Ünal'a sosyal medyada yapılan lince Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik de tepki gösterdi. Çelik, yaptığı paylaşımda Teoman Duralı'nın “Yazıyı değiştirmek bir soykırımdır. Kültür soykırımı. Yazıyla birlikte dil de değişti.” sözlerine yer verdi.
PEK ÇOK DÜŞÜNÜR DE AYNI GÖRÜŞTE
Öte yandan, Kazım Karabekir Latin harflerini savunanlara karşı Türkçenin güzel bir dil olmakla birlikte harflerinin zor öğrenildiğine dair fikirlerin, tamamen yabancıların telkinleriyle ortaya çıktığını ifade ediyordu.
Ona göre, Latin harfleri kabul edilecek olursa geçmişte yazılmış pek çok kıymetli eser, kütüphanelerdeki binlerce kitap bir anda atıl kalacak, yeni nesil için anlamını yitirecekti. Böylece, Avrupalılar istediklerini almış olacaklar ve diğer Müslümanlara, Türklerin Hristiyan olduğu düşüncesini kolayca aşılayabileceklerdi. Yine Kazım Karabekir'e göre alfabe değişikliğinin amacı "Türkiye'nin İslâmî Doğu ile olan bağlarını koparmak ve Batı dünyasıyla olan iletişimi kolaylaştırmaktan" başka bir şey değildi.
Dil ve kültür devrimine dair benzer düşüncelerden bazıları da şöyle:
"İnkılaptan sonra Türk dilinin yapısı ve tasfiyesi işiyle uğraşanların çoğu dilcilerdir. Edebiyatçılar, onların araştırmalarından çıkacak neticeleri bekliyormuş gibi sessiz bir dikkat içinde kaldılar. Kendilerine dilciler tarafından uzatılan yeni bir kelimeyi evirip çevirken yaşamaya namzet olup olmadığını anlamak için düşünceye dalıyorlar, ilk teşebbüsün bütün zahmet ve mesuliyetini onlara bırakıyordu."
"Bundan sonra Türk kütüphânelerini yakmaya lüzum kalmamıştır. Çünkü harf inkılâbıyla bu hazineler örümceklerin yuva yaptığı raflarda kapanıp kalmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Ancak çok yaşlı hocalar ve ihtiyarlar, onları okumak lüzûmunu hissedecektir."
Arnold J. Toynbee
"Arap Harfi bilmeyen bir genç için Türk tarihinde ve Türk edebiyatında orta seviyeyi bulacak kadar derinleşmek imkânsız. Bu genç, Naima'yı, Peçevi'yi, Cevdet Paşa'yı okuyamaz. Bunun gibi el yazması, taş basması veya matbu45 bin eserden hiçbirini okuyamaz. Koca divan edebiyatı, onun için, bir mektep kitabında veya antolojiye alınmış mostralık birkaç manzumeden başka bir şey değildir. Tanzimat'ın bütün kitaplarında, beyaz kâğıt üstünde askeri ve muntazam adımlarla yürümüş bir pirenin tersi gibi incecik lekelerden ibaret görünür: Ziya Paşa'dan Abdülhak Hamid'e kadar muasır edebiyatın hiçbir şahsiyeti ve eseri üstünde fazla duramayacak. Edebiyat-ı Cedide için de öyle. Rübâb-ı Şikeste'nin de Haluk'un Defteri'nin de Eylül'ün de şunun da bunun da yeni harflerle basılmış nüshaları yok."
"Latin harflerinin ticarete faidesi olur imiş. Onun için İspanyollar Fransa'nın yanında Fransa'ya nispetle lâ-şey' olarak kaldılar ve onun için bir asırda İspanya'nın yirmi misli müstemleke kaybettiler. Harfleri Latin harfleri olduğu halde Avusturya İmparatorluğu'na uğurlar olsun. Türkiye de harfleri Latin harfi olmadığı halde azamet-i istiklâlini kurtardı. Harflerimizin evvel ve ahir söylediğimiz bir günahları vardır ki o da okutucu harflerin yoksunluğudur. Bir heyet-i ilmiye bunları ıslah etti mi oldu bitti. Cahid Beyefendi'ye tesadüf ederseniz dersiniz ki: Araplar Endülüs'e gidip cahil Avrupa'yı okutur iken Garbiyyûn'un harfleri Latin harfi idi. Araplar makhûren İspanya'dan kaçar iken harfleri fütuhattaki gibi yine Arap harfleri idi. Bir Sinan Süleymaniye'yi yapar iken bir Süleyman Viyana'yı kuşatır iken harflerimiz ne ise Tuna'dan İstanbul'a kaçar iken de o idi."
Rıfat Osman
"Harf devrimi demek, yeni nesillerin 1928 öncesiyle irtibatının kesilmesi, gemilerin yakılması demektir. Bunu muhalifi de, muvafığı da söylüyor. Dolayısıyla bu kültüre, bu hassasiyete karşı olmaları da son derece normaldir. Aslında yapılan bir kültür devrimi, bu devrimin en önemli ayaklarından biri de harf devrimiydi. O harflerle üretilmiş koskoca bir kütüphanenin yolu kapatıldı. Arkasından yapılan dil devrimi de bu sürecin devamıydı. O harfleri öğrenseniz bile, artık o kültüre uzman olmadığınız takdirde ulaşamayacaktınız. Hakikaten, bir zamanlar günlük hayatın parçası olan, herkesin bildiği şeyleri bile bugün anlamak için uzman olmak lazım. Zaten dil devrimi böyle bir amaçla yapıldı."
Beşir Ayvazoğlu
Türkçe, Atatürk döneminde değil İsmet İnönü döneminde güdük, sığ bir dil hâline getirilmiştir. Atatürk, kurultaylara öncülük etse de dilin bir çıkmaza girdiğini fark ederek bu büyük hatadan dönmüştür ancak İsmet İnönü ve çevresindekiler, Türkçenin Rusya devletinin ve Komünizmin güdümüne girerek yok edilmesinin önünü açmışlardır. Yani harf ve dil devriminin mimarı Mustafa Kemal, dilde sadeleşme şemsiyesi altından çabuk uzaklaşmıştır.
Nihad Sami Banarlı
"Harf değişimi -buna devrim bile diyenler var- okuma-yazmayı kolaylaştırmak için başvurulmuş gibi gösterilmiştir. 40 yıldır bu kolaylıktan neden yararlanamadığımızı şimdiye kadar araştırana rastlamadım. Yararlanamadığımız halde, maksadın daha beteri devrime toz kondurulmaması üstünde durmuyoruz! Bu kadar kestirme, yaman, dâhice bir tutumu söz gelimi Japonların neden düşünmediklerini, düşünemedikleri halde, okuma yazma yüzdesini çok yükseltip teknik gelişmeyi de nasıl sağlayabildiklerini de bir yana bırakıyoruz! (…) Latin harflerini aldığımız anda 400 bin el yazma, 200 bin basma kitaptan vazgeçtiğimizin korkunç hovardalığını da hesaba katmıyoruz. ‘Devrimdir boru değil, pahalı ödenir’ diyenlere hayran hayran bakarak… Susuyoruz.”
Kemal Tahir
"Tarihten kopuşumuzu, ona tekrar dönmeyi önlemek için tutulan yollara bakarak, Dil, Harf Devrimi denilen bilgisizlikler, dünya fikir ve edebiyat değerini dilimize çevirirken, tarihimizdeki yazılı değerlerin bilgisizce, düşüncesizce, insafsızca görmezden gelinişi…”
Kemal Tahir
"Umumi konuşma ve yazı dilinde inkılâp olmaz. Milyonların kullandığı kelimeler ve deyişler attırılıp yerine başka kelimeler kullandırılamaz. Böyle bir teşebbüsle ancak birkaç kişi arasında argo yaratabilir.”
Yeni Şafak Gazetesi de de geniş yer verilen örneklememeleri sizlere sunuyorum.. karar sizin doğruyu siz belirleyin..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.