Ali Aydın
Gazze: Açlıkla Sınanan Onur ve İnsanlık
Gazze: Açlıkla Sınanan Onur ve İnsanlık
Prof. Dr. Mehmet Görmez’in çağrısıdır… Lütfen okuyalım, anlayalım, paylaşalım.
Bugün Gazze’den gelen haberler, yalnızca bir coğrafyayı değil, insanlığın ortak vicdanını da derinden sarsmaktadır. Gazzeli çocukların, yaşlıların, hastaların birer birer açlık ve susuzluk sebebiyle hayata veda ettiğini duyuyoruz. Bu, bir felaketin değil, bilinçli olarak yürütülen bir soykırım mühendisliğinin son aşamasıdır.
Aylarca, hatta yıllarca süren bombardımanların ardından artık Gazze’de ne ekmek kaldı, ne su, ne de ilaç. Bu kutsal topraklarda insanlar açlığa mahkûm edilmiş durumda. Dünyanın gözü önünde, bütün insani yardım kanalları kapatılmış; sadece sembolik ve etkisiz yardım konvoylarıyla bir milletin tükenişi izleniyor. İnsanlık suskun, kamuoyu ilgisiz, dünya sağır.
Çocuklar açlıktan ölüyor!
Evet, yanlış okumadınız. Gazzeli çocuklar, bir yudum süt, bir parça ekmek bulamadıkları için göz göre göre can veriyor. Anneler çocuklarına yiyecek bulmak için saatlerce sırada bekliyor, sonra da elleri boş, gözyaşlarıyla dönüyor. Yaşlılar, hastalar, yaralılar... Hepsi kaderine terk edilmiş durumda.
Bu ne doğal bir afet, ne de kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu, sistemli bir zulmün, bilinçli bir kuşatmanın ve alçakça uygulanan bir izolasyon politikasının ürünüdür.
Bir Lokma İçin Onurlarını Ayaklar Altına Almaya Zorlanıyorlar
Gazze halkı; şerefli, dirençli ve onurlu bir halktır. Ama bugün çocuklarına bir lokma ekmek götürebilmek için aşağılanmaya, itilip kakılmaya, yerlerde sürünmeye zorlanıyorlar. Silahlı askerlerin gölgesinde insanca yaşama hakkını talep eden bu insanlar, sadece bedenleriyle değil, onurlarıyla da hedef alınıyor.
Vakit daralıyor… Süre tükeniyor… İnsanlık tükeniyor…
Prof. Dr. Mehmet Görmez’in sözleriyle ifade etmek gerekirse, bu çağrı bir siyasi refleks değil, bir vicdan haykırışıdır. Gazze’de yaşananlar, sadece bölgesel bir kriz değil, küresel bir insanlık sınavıdır. Bugün Gazze’de ölen her çocuk, insanlığın yitirdiği bir masumiyettir.
Tüm yetkililere, özellikle de ilk günden itibaren Gazze’nin sesi olan Cumhurbaşkanımıza, sivil toplum kuruluşlarına, Diyanet’ten medyaya, her bir ferde çağrımızdır:
Gazze’nin sesi olun!
Bir kez daha önceliklerimizi gözden geçirelim. Bir kez daha Gazze’yi hatırlayalım. Bir kez daha insan kalalım.
Aksi takdirde, bir gün "Neden sustuk?" diye kendimize soracak zamanımız bile kalmayacak.
“Vallahi ahirette Gazze’den sorulacağız!”
“Vallahi bu hesabı veremeyeceğiz!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.