Ekonomi Türkiye Ayıp Ediyor!

Ekonomi Türkiye Ayıp Ediyor!

2007 yılında Türk Lirası’ndan altı sıfır atıldığında hepimiz yeni bir döneme girdiğimizi düşünmüştük. Güven gelecekti. Para değer kazanacaktı. Dünya bizi ciddiye alacaktı. Hatta cebimizdeki 100 TL ile tam 442 Suudi Riyali alabiliyorduk.

Aradan 18 yıl geçti… Bugün aynı 100 TL ancak 10 Riyal ediyor!

Ekonominin hafızası güçlüdür; vatandaşın hafızası ise daha güçlü. Bu nedenle geçmişle bugün arasındaki çarpıcı fark, aslında “nereden nereye geldiğimizin” en acı fotoğrafıdır.

Dünyanın Parası Değil, Bizim Paramız Değersizleşti

1992 yılında 100 dolar, 372 Riyaldi.
2025 yılına geldiğimizde ise 100 dolar, 373–375 Riyal bandında.

Dolar değer kazanmadı. Riyal de büyük bir sıçrayış yaşamadı.
Olan Türk Lirası’na oldu.

Bizde en küçük ekonomik panikte dolara koşan, döviz bürolarını hıncahınç dolduran bir refleks var. İngiltere’deki bir banka, elindeki doları önce Pound’a çevirmeni istiyor. Çünkü kendi para düzenini koruyor. Bizde ise tam tersi:
“Havada dolar görsek kaparız.”

Sonuç?
Kendi paramıza değil, başkalarının parasına güvenen bir toplum…
Kendi parasına değil, yastık altına biriktirdiği dövize sığınan bir ekonomi…

Bugün Türkiye’de vatandaşın bankada ve yastık altında tuttuğu döviz miktarı, Türkiye bütçesinin üç katından fazla. Bu tabloyu görüp hâlâ “Türk Lirası güçlüdür” demek, gerçekle dalga geçmek olur.

Çözüm Var mı? Elbette Var ama Cesaret Nerede?

Bazıları diyor ki:
“TL’den iki sıfır daha atalım. 100 TL, 1 TL olsun. 1 yeni TL ile 10 Riyal alırız, kafamız rahat eder.”

Paradan sıfır atmak psikolojik rahatlık sağlar ama ekonomiyi düzeltmez. Asıl mesele;

  • Üretim,

  • Teknoloji,

  • Hukuk güvenliği,

  • Ekonomik istikrar,

  • ve elbette TL’ye duyulan güvenin yeniden inşasıdır.

Sıfır silmek kolaydır.
Ekonomiyi ayağa kaldırmak zor.

Köylü Diye Alay Ettikleri, Aslında Ekonomiye İhanet Etmeyenlerdir

Suudi Arabistan’da yaşayan bir dostum diyor ki:
“Ben dolar biriktirmediğim için bana köylü diyorlar. Ama ben TL’ye ihanet etmedim.”

Bugün TL’ye sadakat göstermek neredeyse safdillik, dövize koşmak ise akıllılık olarak görülüyor.
İşin acı tarafı şu:
Halk bile artık kendi parasına güvenmiyorsa, ekonomistler ne yapsın?

Bu tabloyu değiştirmek için, vatandaşın güvenini tazelemek şart. TL’nin değerini artıracak adımlar atmadan yalnızca sembolik hamlelerle ekonomi rayına girmez.

Son Söz: Aşka da Ekonomiye de Sadakat Lazım

Eğer bir para birimine güven yoksa, tıpkı sadakati olmayan bir ilişkide olduğu gibi, sonu hüsrandır.

Ekonomide de aşk gibi:
Güven yoksa, gelecek yok.

Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı;

  • Paraya güven,

  • Ekonomiye akıl,

  • Yönetimde istikrar,

  • Vatandaşta umut…

Aksi halde Türk Lirası’nın hikâyesi, yarım kalmış bir sevdanın acıklı türküsüne dönüşecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Doğan Arşivi