Dün akşam Mevlid Kandili’ni idrak ettik…
Camiiye baktım; eski günlerin manevi havası yoktu.
Mesaj atanlara baktım; o da azalmış.
Cami çıkışındaki samimi muhabbetler ise neredeyse tamamen kaybolmuş.
Yok, yok, yok…
Samimiyetin yerini sahte gülücükler almış. Dost sandıklarımızla yolun ayrıldığı yer tam da burası…
Bir aileden biri vefat ettiğinde; insan dostunu, arkadaşını, yakını yanında görmek ister.
Hastanede yatarken; bir dostun ziyareti ilaç gibi gelir.
Hac veya umreden döndüğünde; bir dostun “hoş geldin” ziyareti insana neşe katar.
Düğünler…
Son dönemde insanlar “hediye götüremem” diyerek düğünlere katılmamaya başladı. Oysa en güzel hediye insanın kendisidir. Altın, para gelip geçici; ama dostunu yanında görmek her şeye bedeldir.
Hediyeleşmek sünnettir. Borç bilinciyle değil, Allah rızası için yapılırsa kıymeti artar.
Yeni bir iş yeri açıldığında; insan dostlarını yanında görmek ister. “Hayırlı olsun” demek bu kadar mı zor?
Adam olmak, yiğitliğini her zaman göstermektir. Bir arkadaşına, dostuna, kardeşine destek olmak; en azından hayırlı olsun diyerek ondan bir ürün satın almak büyük bir erdemdir. O küçük destek, esnaf için damlaya damlaya göl olur. Senin içinse küçük bir harcama hiçbir şey kaybettirmez.
Unutma! Adam olmak koca gövdeyle değil, dostunun her zaman yanında olabilmekle belli olur. Eğer gerçekten “adam”san, dostuna her ortamda dost olduğunu hissettirirsin.
Hayırlı günler diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.