Bekir Doğan
Türkiye Çini: Gaziantep’in Güler Yüzü
Türkiye Çini: Gaziantep’in Güler Yüzü
Dün sabah Hacı Bey’le birlikte Gaziantep’e doğru küçük bir yolculuk yaptık. Hani bazı şehirler vardır; daha adım atar atmaz ruhunu sarar, insanın içine sıcaklık yayar. İşte Gaziantep tam da böyle bir şehir… İnsanlarının gözlerindeki gülümseme, sabahın bereketiyle birleşiyor. Onlar kendi tabirleriyle “Türkiye çini Gaziantep” derken, aslında sadece bir şehir değil, bir ruh, bir dinamizm anlatıyorlar.
Sabahın erken saatlerinde dükkânlarını açan esnafı izlemek bambaşka bir deneyim. Daha gün ışığı tam düşmeden kepenkler açılıyor, ilk müşteri daha gelmeden çaylar demleniyor, çorbalar içiliyor. Biraz ciddi biraz gırgır… Ama her şeyin özünde tatlı bir muhabbet var. Sohbetler karakovan balı gibi… İçtikçe tat veren, insanı doyuran…
Gaziantep’i anlatırken “sanayi”yi, “üretim”i, “ihracat”ı es geçmek mümkün değil. Bugün 5 ayrı Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren 1148 işletme, yaklaşık 240 bin kişiye istihdam sağlıyor. 1., 2., 3. ve 4. OSB yüzde yüz doluluk oranına ulaşmış durumda. 5. OSB’de ise yüzde 40’lık doluluk var. Bütün bu çabaların sonucunda Gaziantep, dünyanın tam 175 ülkesine 8 milyar doları aşan ihracat yapıyor.
Bu tabloya şehrin küçük esnafını eklediğinizde ortaya daha da gurur verici bir resim çıkıyor. İl nüfusu 2,5 milyonu bulmuşken, küçük esnaf sayısı 45.241; faal işyeri sayısı ise 48.927’ye ulaşmış durumda. Yani Gaziantep, sabah kepenk açanından, dev ihracatçısına kadar “ekmeğini taştan çıkaran” bir şehir.
Gaziantep’in dinamizmini hissetmek isteyenler için yakın tarihte önemli bir etkinlik de var: Gaziantep Tekstil Makinaları Fuarı (GTM 2025), 15-17 Ekim 2025 tarihlerinde Ortadoğu Fuar Merkezi’nde yapılacak. Bu fuar, sadece bölgeye değil, tüm Türkiye’ye nefes aldıracak bir buluşma olacak.
Ama tüm bu rakamların, istatistiklerin ötesinde şehrin kendine özgü bir sözü var:
“Eeem biz Antep’te kazanırız, Antep’te yeriz!”
İşte bu cümle, Antep insanının hayat felsefesini özetliyor. Çalışkan, üretken, helalinden kazanıp gönül huzuruyla tüketen… Küçük esnafın da nasibini aldığının gösteriyor..
Gaziantep’i anlamak için sadece OSB’lere bakmak yetmez. Sabah namazından sonra açılan dükkânlara uğramak gerekir. Bir çorba içmek, bir esnaf sohbetine kulak vermek gerekir. Orada, göz göze gelince gülümseyen insanların arasında şehrin gerçek ruhunu bulursunuz.
Benim için bu kısa ziyaret, aslında uzun bir ders gibiydi. Bir şehri ayakta tutan şeyin sadece binalar, fabrikalar değil; insanının çalışkanlığı, muhabbeti, dayanışması olduğunu bir kez daha gördüm.
Ve Son Söz…
Güneş doğarken gülüyor Gaziantep’in yüzü,
Çekiç sesinde, tezgâhta, bakırın tınısı gizli.
Bir lokma ekmeği helalinden yoğuran eller,
Birlikte kazanan, birlikte gülen gönüller…
Gaziantep sadece bir şehir değil,
Türkiye’nin çini, emeğin nakışı,
Bereketin ve kardeşliğin adı…
Hayırlı günler diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.