Bekir Doğan
Gülemiyorum , Mutlu değilim !
Gülemiyorum , Mutlu değilim !
Korona Virüs: bir yandan sevdiklerimiz alıyor..
Bir yanda siyasetin kirli yüzü !
Bir yanda kokuşmuş , kirlenmiş insanlığın bitiş noktası..
Bir yanda : yok olan aile..
Bir yanda biten komşuluk ilişkisi ve insanlık !..
Daha neler neler !
Ben ki : Bekir Doğan olarak, her olumsuzluktan , mutluluk çıkaran, bir güzel yanını bulan, mutlu olan biri idim ama 3 günden beri mutlu değilim..
Hayattan koptum desem yalan olmaz sanıyorum..
Hiçbir şey yapmadan yatmak istiyorum: dünya yıkılsa umurumda değil !
Usta Neşet Ertaş bir türküsünde diyor ya : Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?
Ben de gülemedim; yalan dünyada , Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?
Ömrümü boş yere çalan dünyada, “ işte sözün nokta konduğu yerde burası..
Ömrümü boş yere çalan bu dünyada nasıl mutlu olayım..
İnsanlık ölmüş , cenazesi ortada yok !..
Eskiden : İnsanlar iki yüzlü idi.. bugün bin bir yüzleri var , arkandan konuşuyor, dedi kodu yapıyor.. kırk yere şikayette bulunuyor sonra, hiçbir şey olmamış gibi seni görünce bin bir takla atarak yüzüne gülüyor.. Yalandan yüzüme gülen dünyada, nasıl mutlu olacaksın ki ?
Bizim Niyazi Kara ile sohbet ederiz: dağ başında müstakil bir ev, üç beş hayvan tek başına yaşayacaksın insanlardan uzak duracaksın ! deriz ama çare mi ?
Olur mu ? orasın da bilemiyorum bir denem gerek belki de !..
Olmuyor ! sen gülmek istesen biri : Sen ağlatıyor canım, biri seni yakıyor , arada bir isyan ile insanlığını kaybediyorsun..
Ev , çocuklar, arkadaş, eş dost, çevremiz belki de : Dünyayı gönlümce olacak sanıyorsun, olmuyor, bir yerde film kopuyor..
Hayata küsmek mi ?
Hayatı dolu dolu yaşamak mı ?
Mesele burada kör düğüm oluyor..
Benim köylüm : Abdulrahim Karakoç ustamız diyor ya :
Sarı saçlarını deli gönlüme
Bağlamışım çözülmüyor
Mihriban, Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü, ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban,
5 yaşından beri çalışıyorum: simit sattım, marul sattım, ayakkabı boyadım, tenekeci çıraklığı yaptım, camcı çıraklığı yaptım, çalıştım çalıştım.. sonuç : kocaman bir hiç ..
Yine : “ Bilirim sevdiğim, kusurun yoktu , Sana karşı benim gayet de çokdu , Felek bulut oldu, üstüme yağdı
Yaşları gözüme dolan dünyada,” diyor ya Neşet Ertaş ustam aynen öyle..
Huzur ve Tat almak ayrı bir şey galiba : Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı, onuda yazıyorum okuyasınız diye..
Şerefsiz : koçun arka budunu tümü ile götürürken, Garip 10 gram kıyma bulamıyor ekmeğine katık edecek !
Mutfak daki yangının dumanı arşı alaya çıktı , sanıyorum hepimizi birden yakacak..
Çünkü : çöplükler ekmek dolu, İsraf diz boyu , Namurs , haya , edep denen bir şey kalmamış, fuhşun adı : Arkadaşlık olmuş.. çıplaklığın adı Moda olmuş, çalmayan keriz, çalan işini bilen adam olmuş, yalan iftira diz boyu , selam verecek üç beş dost kalmış..
Arkanı dönersen parmak atıyorlar.. geriye çıkıp lak lak gülüyorlar.. bunun adı da aydın kişi imiş..
Misafir girmeyen eve : bereketin girmeyeceğini unuttuk, Misafire kapıları kapattık, dost, arkadaş , gardaş hepsini unuttuk defterden sildik be dostlar..
İşte bundan mutsuzum, bundan huzursuzum, gülmek istiyorum , gülemiyorum
Bugün mübarek Cuma günü güzel şeyler yazmak istiyordum ama yazamadım, elimden gelen bu kusura bakmayınız.. sevgili okurlarım..
İyi günler..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.