
Bekir Doğan
Geleceğin Savaşları: Tarım Arazileri ve Su Kaynakları İçin Olacak!
Geleceğin Savaşları: Tarım Arazileri ve Su Kaynakları İçin Olacak!
1900’lü yıllarda dünyada petrol ve daha sonra petrol temelli sanayi, bazılarına zenginlik ve refah getirirken, bazılarına ise kan ve gözyaşı getirmiştir. Ne yazık ki, özellikle Müslüman coğrafyalarda bu bedel ağır olmuştur.
Bugüne, yani 2000’li yılların sonrasına geldiğimizde ise artık yeni bir dönemin eşiğindeyiz.
“Geleceğimizin Teminatı: Tarım Alanları ve Su Kaynaklarının Korunması”
Tarıma elverişli toprakları ve su kaynakları olan ülkeler, çok güçlü olmak zorundadır. Aksi halde, bu toprakların bir gün eli silahlı katiller tarafından yağmalanmayacağını kimse garanti edemez.
Sevgili okurlarım, bugün 21 Nisan 2025. Tarihe not düşüyorum: Dünya nüfusunun artışıyla birlikte gıda ve suya olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Tarım, hem gıda üretimi hem de ekonomik kalkınma açısından stratejik bir sektördür. Ancak hızlı kentleşme, sanayileşme ve iklim değişikliği gibi etkenler, tarım alanları ve su kaynaklarını ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Bunu her gün bir başka renkte akan Aksu Çayı’na, Ceyhan Nehri’ne bakarak anlamak mümkündür.
Verimli Tarım Alanlarımızı Kaybediyoruz!
Fabrika ve konut alanı seçimi sebebiyle verimli tarım topraklarımızı kaybediyoruz. Bunun için Maraş Ovası’na bakmanız yeterlidir!
Bir Toprak Kurulumuz var, ancak bugüne kadar ne işe yaradığını anlayabilmiş değilim. Anlayan varsa, buyursun gelsin konuşalım.
Tarım Alanlarının Önemi ve Korunması Hayati Derecede Önemlidir:
Gıda güvenliği: Tarım arazileri, halkın beslenme ihtiyacını karşılamak için temel kaynaktır.
Biyolojik çeşitlilik: Tarım alanları, birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapar. Maraş Ovası, bir zamanlar göçmen kuşların dinlendiği bir yerdi. Bugün o kuşları göremez olduk. Maraş Ovası ölüyor… Yok mu bu toprakları kurtaracak bir yiğit?
Toprak Kaybı Riski Artıyor:
Erozyon, yanlış tarım uygulamaları, betonlaşma, konut ve fabrika yapımı verimli topraklarımızı yok ediyor. Kimse de çıkıp bu duruma sahip çıkmıyor.
Toprak koruma kanunlarının etkin uygulanması,
Tarım dışı amaçla arazi kullanımının sınırlandırılması,
Organik ve sürdürülebilir tarım tekniklerinin teşvik edilmesi,
Ovadaki konutların dağlık alanlara taşınması — hem tarım alanlarını korur hem de deprem riskini azaltır.
Su Kaynaklarının Önemi ve Korunması
Ceyhan Nehri, Aksu Çayı ve diğer kaynaklarıyla Kahramanmaraş; tarım toprağı olan, suyu olan bir ilimizdir. 2000’li yılların “tarım ve su savaşları” döneminde başı en çok ağrıyacak illerimizden biridir.
Tarım ve su ilişkisi: Tarım, suyun en fazla kullanıldığı sektörlerden biridir.
Kuraklık ve iklim değişikliği: Küresel ısınma, su döngüsünü bozmakta ve kaynaklarımızı tehdit etmektedir.
Bu sebeple Akdeniz’in incisi Kahramanmaraş’ın önemi her geçen gün artmaktadır. Ancak biz bu şehri kendi elimizle yok ediyoruz.
Kirlilik sorunu: Tarımsal ilaçlar ve gübreler, yer altı ve yüzey sularını kirletiyor.
Tarım alanlarını betonla kaplamak, Maraş’ın tarım geleceğini yok ediyor.
Yok mu bu şehrin bir sahibi?
Uzmanlar, 2036’dan sonra su ve tarım alanları için savaşların çıkacağını söylüyor.
O zaman gelin biz şunu yapalım:
Verimli ve tasarruflu yaşamak için,
Damla sulama ve yağmurlama gibi modern sulama tekniklerini yaygınlaştıralım.
Su havzalarını koruyalım, bilinçli su kullanımını teşvik edelim.
Geri dönüşüm ve atık su arıtma sistemlerini geliştirelim.
Fabrikaların atık suyunu tarımda ve geri dönüşümde kullanmanın hesaplarını yapalım.
Süreç – Sonuç:
Tarım alanları ve su kaynakları sadece bugünün değil, gelecek nesillerin yaşamı için de hayati öneme sahiptir.
Gelin, torunlarımızı düşünelim. Maraş Ovası’nı ve su kaynaklarımızı koruyalım.
Bu kaynakları korumak, bireysel ve toplumsal bir görevdir.
Belki bizler görmeyiz ama bizim çocuklarımız, torunlarımız görecek:
Geleceğin savaşları tarım alanları ve su kaynakları için olacaktır.
Haftanın ilk gününde;
Hayırlı işler diliyorum. Sağlıklı kalın, mutlu kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.