Mehmet Fatih Erdoğan
LÜTFÜ TÜRKKAN’A HATIRLATMA
LÜTFÜ TÜRKKAN’A HATIRLATMA
Bir kimseyi, bir inancı ya da bir düşünüş biçimini yermek, toplumun ya da düzenin aksayan, kusurlu yanlarını iğneleyici, alaycı bir dille eleştirmek için yazılan şiirlere verilen isimdir.
Eleştiri tarzındaki bu tür şiirlere Divan edebiyatında ‘hiciv’ denirken, Halk edebiyatında ‘taşlama’ denmektedir. Günümüz edebiyatında ise bu tarza ‘yergi’ diyoruz.
Yerilecek, taşlanacak, hicvedilecek adam bozuntuları her çağda her dönemde ziyadesiyle var olmuşlardır. Bu haramzadeler devletin imkânlarını babalarının malı gibi kullanıp gırtlaklarına kadar harama bulaştıkları gibi namusuyla, şeref ve haysiyetiyle yaşayan fakir fukara halkı hiç beğenmemişler, sevmemişler ve onların varlığıyla sürekli alay etmişlerdir.
İşte bu densizlere; Fuzuli, Nefi, Şeyhi, Süruri, Pir Sultan Abdal, Kazak Abdal, Ziya Paşa, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Neyzen Tevfik ve Eşref, Mahsuni Şerif gibi yüzlerce şairimiz bu tarz şiirlerle hadlerini bildirmişlerdir.
Geçtiğimiz günlerde kameralara aldırmadan bir şehit yakınımızı metrelerce kovalayan, yakaladıktan sonra kulağına okkalı bir küfür savuran İyi Parti Gurup Başkan Vekili Lütfü Türkkan’ı şiddetle kınıyor ve 17. Yüzyılda yaşamış olan Kazak Abdal’ın aşağıdaki hicvini Lütfü Türkkan ve onun gibi düşünenlere hatırlatmak istiyorum:
Ormanda büyüyen adam azgını,
Çarşıda pazarda insan beğenmez…
Medrese kaçkını softa bozgunu,
Selam vermeğe dervişan beğenmez.
Alemi tan eder yanına varsan,
Seni yanıltır mes’ele sorsan…
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan,
Camiye gelir de erkân beğenmez.
Elin kapusunda kul kardaş olan,
Burnu sümüklü, hem gözü yaş olan…
Bayramdan bayrama bir tıraş olan,
Berber dükkânında oğlan beğenmez.
Dağlarda bayırda gezen bir Yörük,
Kimi timarlı sipahi, kimi serbölük…
Bir elife dili dönmeyen hödük,
Şehristana gelir ezan beğenmez.
Bir çubuğu vardır gayet küçücek,
Zu’mu fasidince keyif sürecek…
Kırık çanağı yok ayran içecek,
Kahvede fağfuri fincan beğenmez.
Yaz olunca yayla yayla göçenler,
Topuz korkusuna şardan (şehirden) kaçanlar…
Meşe yaprağını kıyıp içenler,
Rumeli Yenicesi duhan (sigara) beğenmez.
Aslında, neslinde giymemiş hare,
İş gelmez elinden, gitmez bir kare…
Sandığı gömleksiz duran mekkâre,
Bedestene gelir kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü,
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü…
Köyden şehre gelse bir köylü kızı,
İnci-yakut ister, mercan beğenmez.
Taşlama günümüzde de yapılabilir mi? Elcevap; yukarda isimlerini yazdığım ustalar eğer günümüzde yaşasalardı başımızdaki yöneticilerin büyük bir kısmı sakağa dahi çıkamazlardı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.