Abdulhakim Eren

Abdulhakim Eren

BUNALIMDAN ÇIKIŞ NASIL OLUR

                       BUNALIMDAN ÇIKIŞ  NASIL OLUR

              Dünya da ,Ülkemizin de içinden geçtiği bir bunalımın olduğu açık seçik belli.  Dünyada da  olduğu sık sık vurgulanan ekonomik bunalımın  ülkemizi de etkilediği  iddia edilmektedir.. 

            Geldiğimiz noktada  dünyada dışa bağımlı olmayan ülke çok az..  Biz de bir çok  tüketim maddelerinde ciddi olarak dışa bağımlı ülke olduğumuz gerçeğini inkar etmek mümkün değildir.

 İhracatımız ithalatımızdan her zaman az olmuştur.  Bir ülkenin  bağımlılıktan kurtulması için  ihracatı ithalatından fazla olmalı. Pratik olarak iç ve dış ticarette karlı iş böyledir. 

            Biz ülke olarak dünyada teknoloji fukarası bir ülkeyiz.  Sağlık  sektöründe ki teknoloji (emar, tomoğrafi, ameliyat cihazları vs.)  başta olmak üzere  ilaç sanayiinde  dışa bağımlıyız.   Ağır sanayii ihtiva eden, teknolojide  dünyada istenilen seviyede olmadığımız ortada. Savaş teknolojisinde kendimize yeterli  değiliz.

            Bunların dışında  tarım sektöründe , hayvancılıkta  kendimize yeterli değiliz.  Buğdayını, pamuğunu ,zirai ilaçları dışardan alan bir ülke konumunda olduğumuz ortada.

            Petrol, doğal gaz ve enerjide halen kendimize yeterli değiliz.  Bu konularda  bazı hamlelerin haberleri varsa da  topluma  yansıyan bir gelişme henüz yok.

            Artı Çin’den ülkemize pompalanan  çocuk oyuncakları ve teknoloji  bütçemizi hayli sarsmaktadır.

            Biz dünyaya ne satıyoruz. Elle tutulur gözle görülür bir emtia yok. Bazı ülkelere  domates ve bazı meyveler satıyor olsak da bütçeye çok ciddi katkısı yok.

            Turizm sektörünün  ülkemize ekonomik katkısı olsa da  tatmin edici boyutta değil.

            Özet olarak söyleyecek olursak devasa binalar yapmak yerine  dünya devletlerinin ihtiyacı olan gerek sağlık teknoloji, ilaç ve gıda maddeleri üreterek hem iç piyasaları hem de  gelişmemiş ülkelere ihracatı artırmak  zorundayız.

            Halen senin başın açık, sakalın kısa , cübbe yok, namaz kılmayana dayak atılsın muhabbetlerinden uzaklaşarak dünyanın geldiği yere bir bakalım.  Dünyanın başka ülkelerinde bu tartışmalar var mı  bilmem ama  Afganistan ,Suriye ve  benzer yerlerde  sözde Müslümanım diyen terör örgütleri baş kesmeye devam ediyorlar…

            Siyaset ülkenin kalkınması için ,üretimin artırılması için projeler yapmalı. Din ve diyanet ile ilgili  insanları sık boğaz etmeye gerek yok. Herkes dini özgürlüğünü yaşasın. İbadet noktasında Allaha karşı sorumlu olduğu bilinmeli.  Ama muamele  olarak topluma zarar verilirse müdahale edilmeli .  Hiç kimsenin dinine karışılmasın. Yani “devletin dini adalettir “ inancı ile hareket ederek insanları öyle yargılamalıyız. 

            Partizanlık bu ülkeye hep zarar vermiştir. Partizanlık ayrıştırmıştır toplumu.   İnsanların kabiliyetlerine göre  atama yapılmalı.  Yazılı sınavlar diplomalarına göre yapılmalı. Bir sınav yapıp atama yapılmalı. Mülakat doğru değil.  O zaman  herkes kendi tanıdığını  işe alıyor. Bunlardan vaz geçersek ülke  insanlarımız bunalımdan çıkar.

            Sonuç olarak; bunalımdan çıkmak için  kendimize yeterli ülke olmak yolunda çalışmalıyız.  Ülkenin ihtiyacı olan  malların ve yiyeceklerin üretimine  başlanmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulhakim Eren Arşivi