Huzur ve Şükür !

Huzur ve Şükür !

     Bizim kuşak, gaz lambasını ile doğdu, elektrik ile tanıştı, telefonu gördü, Radyo dan sonra Siyah Beyaz televizyonu gördü.. Bilgisayar, cep telefonu, teknolojiyi gördü..

     Bir zeytini üç defa ısırarak ekmeğine katık yaptı, çorbayı bulduğu zaman şükür etti..

     Şöyle geriye dönüp bakıyorum: Bugün bir padişah gibi yaşıyoruz..

     Ne dolgaz, ne tüp vardı.. ağır misafir gelirse gaz ocağı yıkılır , aydınlatma için de lüks yakılırdı..

     Yemek saçağı üzerinde pişerdi.. saçağının üzeri koyarsın kazanı altına atarsın odunun böyle yemek pişirilirdi..

     Evlerde : cağ olurdu.. anne ve baba odasında bir satır ılık su bulursan orada banyo yapar yada başını yıkardın..

     Sobah hak ettire, bir teneke içine bir tabak köz koyarak kürsü kurulur , üzerine bir yorgan atılır ve herkes onun altına girerek ısınırdı..

     Yokluk diz boyu idi.. bir lahmacun ile çarşı ekmeğini dürüm eder yerdik, bu da lüks sayılırdı..

     Makarna : ekmeksiz yenir mi ?, Pilavı sokum yaparak ekmekle yiyeceksin.. pilavın yanına soğan bulursan kral sensin be abi..

     Bir ayakkabıya iki üç defa pençe vurulur, yamasız elbise az bulunurdu..

     Çoraplarımızda bile iki üç yamalık olur, yine de parmaklarımız dışarı çıkardı..

     Maraş ovasına pamuk çapasına giden : Amele sabah ezanı yola çıkar yürüyerek gider, işi bitince akşam yürüyerek yatsın ezanı evine zor gelirdi.. aldığı ücret ancak ekmek parası idi..

     Bu örnekleri daha yüzlercesini yaza bilirim..

     Ya bugün: ne yazayım ki , her şey var huzur yok..

     Evde : tereyağ, bal, 10 çeşit reçel, 5 çeşit peynir, 5 çeşit zeytin var, yumurta – irişkit var , ama bizim çocuklar sabah kahvaltı yapacak yiyecek bulamıyorlar..

     Açık büfe , serpme kahvaltıları saymıyorum, orda ki İsrafla yüzlerce insanın karnı doyar..

     Şükür yok, şükürü kaybettik..

     Bizim çocukluğumuzda : Her mahalle de bir iki telefon olurdu.. oğlu askere giden, yurt dışında yakını olan o telefonla görüşme imkanı vardı.. sıraya giren bağlanırsa görüşürsün..

     Bugün her evde herkesin bir telefonu var, bir yol sonra kullandığı telefonu beğenmeyerek yeni marka , yeni model telefon istiyor, almadığın zaman huzursuzluk başlıyor kıyamet kopuyor..

     Dünü – bugün yeni nesil gençlere nasıl anlata biliriz..

     Türkiye beğenmeyen gençler : Avrupa diyor.. batıya hayranlıkla bakıyorlar, oysa bugün Türkiye bir Avrupa Ülkesinden çok daha iyi konumda..

     Yanlış yapılan ve sosyal medya da yapılan yayınlar : Avrupa ülkesinde çalışan bir kişi bir aylığı ile 400 kilo et alıyor , Türkiye de çalışan ise 40 kilo et alıyor diyorlar.. Doğrudur.. yaklaşık öyle gibi.. ama her ülkenin şartları farklı..

     Ancak her mesele etle, ekmekle, benzinle bitmiyor.. orada ki yaşam koşulları ve hayat standarttı var..

     İsmini vermeyeceğim bir arkadaşımız : emekli oldu, evini , dükkanını kiraya verdi.. Afrika tarafında bir yere yerleşti..

     Orada bir yandan tarımla uğraşıyor , bir yandan ise geziyor.. 100 Dolar çok büyük para diyor..

     Kurduğum çiftlik de 10 aile çalışıyor her aileye aylık 50 dolar veriyorum diyor..

     Peki 50 dolarla geçine biliyorlar mı ? diyorum.. rahat diyor..

     Yaşam standartları bizim gibi : evleri, çarşı pazarları , çeşit çeşit yiyecekleri yok, biraz tarım yapıyorlar ekmeğini çıkarıyorlar, mahalli üretimleri ile karınlarını doyuruyorlar bizden aldıkları da üstesi oluyor.. diyor..

     Çok fakir ülke diyor hayat orada hayat öyle , bizi kral gibi görüyorlar orada diyor.. bizim yapmamız gereken ise kaçıncı katta olduğumuza bakarak halimize şükür etmemiz ve huzurlu yaşamamız gerekiyor..

     Huzur ve Şükür her türlü servetin üzerindedir..

     İyi günler

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Doğan Arşivi