Bekir Doğan
Demokratik ılımlı İslâm projesi,
Demokratik ılımlı İslâm projesi,
Osmanlı İmparatorluğunu yıkılması, Halifeliğin kaldırılması, Halifeliğine sona ermesi ile Zengin Petrol Yataklarını ve Madenlerini sömürmek isteyen batı ki İngiltere ve Amerika , o günden sonra ünlü olmak isteyen dini imanı zayıf olan hoca kılıklılara para vererek uydurma kitaplar yazdırdılar, Ramazan ayında oruç, sünnet, farz tartışmaya açtılar, Türkiye de ve İslam Coğrafyasında Demokratik Ilımlı İslam Projesini bir bir hayata geçirdi.. 103 yıl sonra başarılı olduklarını görüyorum..
ABD hazırladığı 88 sayfalık rapor, 250 sayfalık kitaptan bir özet çıkardım: Üniversitelerinde : İslam alimlerinin yazdığı kitapları kaynak ders kitabı olarak 2023 yılında dahi okutan ABD ve AB haçlıları , hep İslam dini sebebi ile Müslümanların geri kaldığını ifade ederek , genç kuşağı dinden uzaklaştırmıştır.. Bu bir proje ile 103 yılda oldu..
Hatırlayın : Dinler Arası Diyalog diyenleri , Sünneti yok sayanları, Mezhep ki, 4 hak mezhep vardır.. Hanifi , Şafi, Maliki , Hambeli mezhepleri bunun üzerine yüzlerce daha mezhep ekleme yaparak İslam dini kökten hal ettiler..
Demokratik ılımlı İslam Projesi : içi boş bir İslam , Sünnet olmayan bir İslam , Sünnet, Vacip, farz olmayan bir İslam , İnsan-ı Kâmil potansiyelini baskılamak için düzenlenmiş bir projedir. Böylelikle “satın alınamayacak mümin” insanın/insanların potansiyelini kırmak istiyorlar. Çünkü bu tarz müminler, Dünya'yı İslâm lehine değiştirme isteği ve potansiyeli taşıyan müminlerdir. Balık kurban eden, horoz kurban kesen hocaları da görmüştük..
Sürecin nasıl işlediğini demokrasi örneği üzerinden şu şekilde formülleştirebiliriz: Demokrasi; 1960’larda küfür, 1980’lerde haram, 1990’larda araç, 2000’lerde ise İslâm’ın ön-görüsü ve ideali olarak ifâda edilmiştir. Dinler arası diyalog söylemi ile İslam dini yok edilmeye çalışılmış.. 2023 yılına geldiğimizde : Türkiye de camiiler boş, kadın ve kızlarımızın hali ortada, alkolik gençler sokakta , her gün cinayetlerin işlendiği bir Türkiye haline geldik.. dini İslam , kendi değil..
Müslümandan istenen bir din-anlayışı var: “Kişisel düzeyde yüksek bir şekilde yaşanan fakat sosyal ve siyasal alanda bir talebi olmayan din”. Kur’ân / İslâm bir “hayat felsefesi” değildir, “hayat tarzı”dır. İslâm her-şeyden önce “hareket”le ilgilidir. diyerek Ilımlı İslam projesi bugün tıkır tıkır işliyor..
Şadet kelimesi getirmeyen, Allah ve Peygamberi bilmeyen, adı Müslüman ismi ki : Son dönemde yenilikçiler Müslüman isimlerine Arap ismi diyerek çocuklarına uydurma isim veriyorlar işte bu da ılımlı değil yok edilen İslam'ın yansımasıdır.
Genelde 2. Dünyâ savaşından sonra; Özellikle İran devriminden sonra; Türkiye’de 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinden sonra; Dünyâ’da ise 11 Eylül olayından sonra yoğunluk kazanan “küresel ılımlı/hoşgörülü/demokratik İslâm” projesi var. Aslında bu bir “protestan Müslümanlık” şeklidir. Yeni Dünya Düzeninin tezahürüdür bu. “Modernsin Müslüman” anlayışıdır.
Fakat bir sorun var.. demokrasiyi yerleştirmek için de İslâm’ı zayıflatmaları gerekiyor. Çünkü İslâm ile demokrasinin uyuşması söz-konusu bile değil. Tabi bâzı aşırı-şişman ve toplu ve de demokrasiden geçinen demokrasi aşığı “âlim!” kişilerin iddialarını saymazsak. Peki İslâm’ı nasıl zayıflatacaklar?. İşte zurnanın “zırt” dediği yer burası.. “Korunmuş Kur’ân”dan bir şeyler azaltamazlar. İlâve de yapamazlar. O zaman geriye tek-seçenek olarak mevcut âyetleri aşırı yoruma tâbi tutmak kalıyor. Aşırı yoruma tâbi tutarak anlam kaymaları yapmak ve insanları “demokrasiye karşı gel(e)mez” bir hâle getirmek. Yapılan aşırı yorumlar demokratik/neo-liberâl/kapitâlist/seküler/modernist/konformist/laik yorumlar çünkü.
Müslümanların doğru-dürüst Kur’ân’ı meâlden/tefsirden okuma çalışması bile yapmadığı bir toplumda insanlar gündemdeki yorumları din zannediyorlar. Sonuçta İslâm-ülkeleri demokrasiyi ülkelerinde kurmakla aslında batıya pazar kurmuş oluyorlar.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 1989 yılında Rand Corporation adlı kuruluştan, “Türkiye’de İslâm’i Radikâlizmin Geleceği” konulu bir rapor istemiştir. Bunun üzerine Rand Corporation, CIA’nin en önemli isimlerinden Graham Fuller başkanlığında bir ekip kurmuş ve hazırlıklara başlamıştır. (İnternette var merak eden okuya bilir)
Türkiye’deki Amerikan menfaatlerine daha iyi hizmet edecek politikalar geliştirmeye çalışması gerekir. Ayrıca İslâm’i hareketin ılımlı üyeleri ile ihtiyatlı ve gayr-i resmî temasların kurulması ve yeni dünyâ-düzenine uygun dînî yorumların yayılmasının sağlanması gerekir.
ABD ve Hıristiyan alemine yakın olan Kişilere ılımlı İslam kitapları yazdırmalı bunun için kaynak aktarılmalıdır. 1980 sonrası Türkiye de çok fazla böyle kitap yazıldı..
1999 yılında dönemin ABD Başkanı Clinton, Türkiye ile İslâm’ı özleştiren yeni bir terim üreterek, Türkiye’yi “Laik bir İslâm Devleti” olarak tanımlamıştır. Laik olmak dinsiz olmaktır. Çünkü Rapor dinsiz bir nesil için hazırlandı..
Büyük Ortadoğu Projesine bağlı “Ilımlı İslâm” fikriyâtının ne zaman şekillenmeye başladığının açık bir işâretidir. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde, Müslüman kimlikli tüm ülkelere kısaca vermek istediği mesaj şudur: “Müslüman bir halk, laik ve demokratik bir sistemle yönetilebilir. İşte size bir örnek: Türkiye camileri var içi boş, genç nesli var İslam dini bilmez bugün tam bu noktadayız rapor yerini buldu..2023
Bu bağlamda, 2003 târihinde “RAND Corporation” kuruluşu tarafından “Sivil Demokratik İslâm: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler” başlıklı 88 sayfalık kapsamlı rapor George W.Bush yönetimine sunuldu. “İslâm ve Müslümanlar, Batı demokrasisi değerlerine ve küresel düzene uyumlu hâle getirilemezse, medeniyetler çatışması olasılığının yüksek olduğu” tezinden yola çıkılan bu raporda; İslâm coğrafyasının nasıl denetim altına alınacağına dâir bir strateji önerilmektedir. Dünyâ-Müslümanları; kökten-dinci/radikâl Müslümanlar, siyasal islamcı , muhâfazakâr/geleneksel değerleri savunan cemaatler, modernist/ılımlı Müslümanlar ve laikler olmak üzere tasnife tâbi tutulmuştur. Bu grupların bakış-açıları analiz edilerek şu sonuçlara varılmıştır.. Kısaca özetleyecek olursak: Kökten-dinci/radikâl Müslümanlar: İslâm’ın şiddetten kaçınmayan, yayılmacı ve saldırgan yorumunun temsilcileridirler.
Muhâfazakâr/geleneksel Müslümanlar: İslâm dîninin kurallarına sadâkatle bağlı olmakla birlikte, saldırgan ve şiddet yanlısı değildirler.
Modernist/ılımlı Müslümanlar: İslâm’ın günümüzdeki katı anlayış ve uygulamalarında kapsamlı değişiklik yapılması konusunda ittifak hâlindedirler. Peygamber dönemindeki uygulamaları kabûl etmekle birlikte, o günlere âit sosyâl ve târihi koşulların bu-gün artık geçerli olmadığını savunurlar. Tarihselliği benimsemişlerdir. Temel değerleri; bireysel vicdânın üstünlüğünün yanı-sıra, eşitlik ve özgürlüğe dayalı toplum anlayışıdır. Bu değerler çağdaş demokratik esaslarla bağdaşmaktadır. İslâm-dünyâsının, küreselleşmenin bir parçası olmasını da arzu ederler. Bu nedenlerle ılımlı İslâm, demokratik İslâm’ın örneği ve esas vâsıtası olmak için en uygun olanıdır.
Laik-seküler dünya-görüşlerini savunan aydınlar: Batı demokrasileri tarzında din ile devlet işlerinin ayrılmasından yana olup, din olgusunu kamusal alandan özel alana indirgemişlerdir. Politika ve değerler açısından batı’ya en yakın olan gruptur. Bu olumlu özelliklerine karşılık, genellikle yarı-demokratik görünümlü otoriter bir yapıyı esas alan laik guruplar, çoğunlukla solcu ve saldırgan milliyetçi ideolojileri benimsemişlerdir.
Amaç İslâm’ı bloke etmek ve hattâ değiştirerek başkalaştırmak. Bu projeye en uygun ülke olarak Türkiye görülüyor. İslâm’ı Türkiye üzerinde yıkma projesidir bu proje.
Bugün cahil olduğunu bilmeyen Siyasal İslamcılar ise : çok şey bildiklerini sanıyorlar ABD taraftarı, Laik, Atatürkçü olduklarını söylüyorlar..
Demokratik ılımlı İslâm projesi, İnsan-ı Kâmil potansiyelini baskılamak için düzenlenmiş bir projedir. Böylelikle “satın alınamayacak mü’min” insanın/insanların potansiyelini kırmak istiyorlar. Çünkü bu tarz mü’minler, Dünyâ’yı İslâm lehine değiştirme isteği ve potansiyeli taşıyan mü’minlerdir.
Batının yâni tağutun belirlediği modern ufkun içinde bir İslâm anlayışı olamaz. Ilımlı, liberâl ve “euro” sıfatlarıyla anılan İslâm’lar, çağın egemen güçlerinin İslâm üzerindeki siyâsal hesap-kitaplarının açık tezâhürüdür. Yâni bu tür İslâm’lar, “İslâm olsun ama hayatta etkin olmasın” politikasının uzantılarıdır. “Euro İslâm” (Bu kavramı Sûriye asıllı Prof. Bessam Tibi’nin îcat ettiği sanılmaktadır), çoğulculuk, demokrasi gibi değerler! ve batı kültürüyle İslâm’ın uzlaştırılması olarak kurgulanmıştır. Nuray Mert bunu, “Bessam Tibi’nin, yaşadığı toplumla barışık bir İslâm formülü arayışı” olarak ifâde etmektedir.
ABD’nin dış-işleri yetkilisinin İslâm’ı yozlaştırmak için yaptığı şu açıklaması da bu konuda çok mânidar görünmektedir: “İslâm’da reform olmayacak, ancak insanların İslâm dîninden anladıkları değişecek”. Bu açıklama bu konuda alınan bir-dizi kararlardan sâdece birisidir. Yıllardır Abant toplantılarıyla, diyalog çağrılarıyla, ılımlı-İslâm tezleriyle gelinmek istenen adres işte burasıdır. Yeni-İslâm’cılık denen şeydir bu.
Soğuk Savaş döneminde amaç “ılımlı komünizmi” getirmekti. Ve ılımlı komünizm (Glasnost), Sovyet Bloğunu yıktı. Şimdiki durum ise “Soğuk Savaş”ın bir devâmı niteliğindedir. Çünkü küresel güçler benzer ve hattâ daha güçlü bir zorlukla kaşı-karşıyadırlar.
Genişletilmiş Orta-doğu İnisiyatifi (Büyük Ortadoğu Projesi-BOP) ABD 43. Başkanı Bush hükümeti tarafından 2004 yılında “büyük orta-doğu” adıyla duyurulan en batıda Fas’ın Atlantik kıyılarından, en doğuda Pakistan'ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzeyde Türkiye’nin Karadeniz kıyılarından, Güneyde Aden ve Yemen’e kadar uzanan bölgede, Müslüman ülkelere demokrasi ihracını ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı iddia eden politik kuramdır.
.
ABD’nin Büyük Orta-doğu Projesi ile beş temel hedefi vardı:
1-Orta-doğu’nun kontrolünü ele geçirmek.
2-İsrail’in güvenliğini garanti altına almak.
3-Zengin petrol ve doğal-gaz kaynaklarının denetimini sağlamak.
4-Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’yı bölgedeki ekonomik zenginliklerden uzak tutarak, rekabette öne geçmek.
5-Vâr-olduğunu iddia ettiği “İslam'ı terörü bitirmek…
Batı tüm bunları T.C. örnekliği üzerinden yapmaya çalışıyor.
“Ey iman edenler, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar bir-birlerinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardan olur” (Mâide 51).
“Sen onların dînine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden hoşnut olmazlar” (Bakara 120).
En doğrusunu sâdece Allah bilir. DEMOKRATİK ILIMLI İSLAM PROJESİ özeti bu..
iyi günler..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.