Bekir Doğan
Bugünü yaşamak !
Bugünü yaşamak !
Milletvekilimiz İmran Kılıç, başta olmak üzere geçtiğimiz hafta bir çok dostumuz, Korona Virüs ve genel sebeplerle ahrette intikal etti.
Böyle olunca üzücü bir haftayı geride bıraktık..
Bir dostumuz : telefon açtı , ne yapıyorsun dedi.. bende evde oturuyorum dediğimde , gel bugünü yaşa evde niye oturuyorsun ? .. diyerek beni bağına davet etti..
Gittik, hoş sohbet bugünü yaşadık.. bugün şu an var, biraz sonra veya yarın yok..
Pazar günü sabah yemeğinden sonra : ver elini Ilıca dedik , Hulusi Özger beyin orayı buldum.. Özger Termal tesislerindeyiz :
Hoş sohbet..
Suya girdim, termal su bütün damarlarımı çalıştırmaya başladı.. bacaklarım fena kaşındı..
Bir gerçeği daha gördüm ki : Zeytun, Süleymanlı Ilıcası ve suyu gerçek bir hastane, fizik tedavi hastanesi, doktor, ecza deposu ama kıymetini bilemiyoruz..
Özger termal tesislerinde nefis bir kürden sonra, Ilıca’ya özgü etli pidesi, çayı kahvesi ile güzel sohbet etti..
Buz gibi suyunu içtik , ama içtiğimiz su nereye gidiyor orasını anlamak mümkün değil, içiyorsun içtiğimiz su kayıp oluyor.. Termali de , Soğuk suyu da nefis..
Kahramanmaraş’ın bir ağabeyi yok, sahipsiz bir şehir , bunu ılıca da görmek canlı canlı yaşamak her an mümkün..
5 yıldızlı bir termal oteli yok, Suçatından Süleymanlı yol ayrımına kadar olan yolunu yıllardır yapamadık kıvrım kıvrım gidiyor..
Şifalı suyu : doğal hastane ama kıymetini bilen yok..
Hulusi Özger beyle bir araya gelince : Türkiye ekonomisi, dolar, altın, asgari ücret , başta olmak üzere memleket meselelerini konuştuk..
Sözün özü : kısaca ortaya şu çıktı ki, bugün varız, şu an yaşıyoruz, yarını yokuz, veya beş dakika sonra yokuz..
Sevgili dostum: Eğitimci – Yazar Mehmet Dobaoğlu , hastanaye yürüyerek girdi, iki saat sonra cenazesi çıktı.. sağlığına güvenme mesajı verdi..
Hastanenin içinde bile olsan : bir iki saat sonrası bile yok.. o halde kuru bir benlik kavgası niye ? sevelim bir birimizi dostlar..
Şu an varsın, yarın yoksun, veya birkaç saat sonra yoksun, o halde bu hırs niye ?
Şöyle biraz hafızamı yokladım: Korona Virüs başladığı günden bu yana , her halde şöyle merhaba dediğimiz en ez aklıma gelen 200 kişi ahrette intikal etti.
Bu haftaki yaprak dökümü : de bizi derinden üzdü..
Ilıcaya giderken, yol boyunda çınarların yaprakları sararmış , yağış ve rüzgar olmadığı için üzerinde duruyor ama , hafif salladığın zaman ise hepsi yere dökülüyor.
Hanımla o çınarlara baktık: İnsan oğlu gibi , baharda tomurcuklanarak güneş , yağmur, rüzgara merhaba diyen çınar yaprakları.. süre içinde kadem kademe her gün büyüyerek büyük yaprak olduğu zaman , olgunluk dönemi başlıyor, bugün ise ihtiyarlar gibi sararmış solmuş döküleceği günü bekliyor..
Adam bağırıyor : Eskici eskiler alırım..
Dedemiz pencereden : “ Oğlum eskici beni de alarmısın ? bende eskiyim !” diyor..
Eskici : “ Adamın eskisi para etmiyor, kimse almıyor, “ cevabını alıyor..
Öyle ya : çınar yapraklarının eski de bir işe yaramadığını müşade ettik.. hepsi yerde yüzüne bakan yok.. oysa yeni yeşerdiğinde bu çınarların altında serin yerde piknik yapanlar vardı.. onun yeşilliğinden zevk alanlar vardı.. su sesi ile onlara methiye düzen vardı..
Şimdi kurumuş , gazel olmuş.. bizde sararmaya başladık.. bugün yaşayalım , üzülmeye sıkılmaya, değmez, huzurlu yaşamak için dost bulalım, var olan dostun kıymetini bilelim..
Dost ve Arkadaş bulmak çok zor : olanın kıymetini bilmek gerekir..
Hani derler ya : Çay , kahve bahane, gönül sohbet ister , dost ister diye işte bizim işimiz artık bundan sonra öyle olacak, anı yaşayarak bugüne bakacağız..
Üzülmeye , yarına koşmaya gerek yok..
Bugünü güzel dostlarla yaşayın , yarına Allah kerim !
İyi günler..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.