Sevinç mi, hüzün mü?

Sevinç mi, hüzün mü?

Hasretle beklenen, huzurun kaynağı, sevincin, bereketin, manevi bir iklimin üzerimizde yer bulduğu, kaynaşmanın, paylaşmanın memba’ı olan on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif ayımızın ilk günü…

Yazımı da bu ilk günün sevinciyle yazmayı çok isterdim lakin hüzün girdabında yüreğimizde hüznün yumağı ile yazıyorum. Sevinmek istiyorum rahmet ayına kavuştuğumuz için lakin Filistin Gazze’deki soykırım boynumuzu büküyor. Gazze’de kan gövdeyi götürüyor. İsrail kudurdukça kuduruyor. Dünyanın da sesi çıkmıyor. Amerika Başkanı Biden diyor ki, ateşkes üzerinde çalışıyoruz. Tek gayesi dünyayı oyalamak bu ve bu zihniyette olanların her zaman yaptıkları bu değil midir? Ucuz bilgilerle oyalama ve uyutma taktiği, halis niyet olsa dakikalar içinde ateşkes uygulanır ve bir barış zemini oluşturulur.

Dünya Müslümanları her yerde zulümle muhatap oluyor. Doğu Türkistan’da yıllardır Müslümanlar, soydaşlarımız Çin’in baskı rejiminin, zulmü altında, Hindistan bir başka zulüm bölgesi Hindistan’da Müslüman sayısı 250 milyon civarı her geçen gün zulüm ve baskıları artıyor. İslam alemi ne zaman ayağa kalkacak? İki asırdır Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları, böl, parçala, yut prensip ve hedefleri üzerinde durmadılar ve başarılı oldular.

Öyle mübarek bir ayın gölgesi üzerimizde ki. “Başı Rahmet, Ortası Mağfiret, Sonu Cehennem Azabından kurtuluş” olan Ramazan ayı İslam alemine uyanış ve Müslümanlar üzerinde ki, zulümlerin, soykırımların son bulmasını Rabbim azze ve celle ihsan eylesin. Terör devleti İsrail Ramazan-ı şerif ayımızın ilk gününde dahi Gazze’ye karadan, havadan, denizden bomba yağdırıyor. Bu nasıl bir insanlık insanlıktan zerre nasip almamış bir devletin zulmü tavan yaptı. Sonunuz yakındır ey! Katil devlet…

Ramazan-ı Şerif orucumuz ile ilahi dinamiklere donanarak Allahü teâlaya yaklaşmak bir hiç olduğumuzun idrakiyle beşeri hususiyetleri terk ederek yaratana sığınarak duâ edeceğiz. Hem de çok edeceğiz. İnşallah hacet kapılarının açık olduğu bir anda işte o anda her şey değişecek…

Oruç kişiyi kendine getirir. Varoluş gayesini idraklerinde daha ziyade barındırır. Dolayısıyla Ramazan ayının Peygamber efendimiz “sallallahu aleyhi ve selem” in ümmetine ait olduğunun müjdesini veriyor.

Ramazan ayı, oruç biz kullara ne büyük nimet, idraklerinde yer verenlere ne saadet… Oruç hiçliğin şuuruyla, diriliş muştusuyla, kendine gelmenin bir yolculuğu değil midir? İşte bu yolculuğun sonunda kurtuluş reçetesi vardır. İşte bu kurtuluş İslam aleminin kurtuluşu Türk’ün haksızlığa, zulme, sömürü düzenine dur diyeceği zamanın yakın olduğunun işaretidir inşallah…

Halimize ne kadar şükretsek az, rahat orucumuzu tutup, ibadetimizi yapıyoruz. Gazze’yi düşündükçe yüreğimiz yanıyor. Lokmalar boğazımıza takılıyor. Yarabbi Gazze’yede rahat ibadetlerini yapma, huzur içinde özgürce yaşamanın imkânlarını ihsan eyle… Zulümde sınır tanımayan başta İsrail olmak üzere Amerika, İngiltere ve İslam düşmanları ülkeleri kahreyle yok oluşlarını tez zaman da göster Allah’ım celle celelühü

Oruç bizlere ikram edilen büyük nimettir. Allahü teâla buyuruyor ki “Oruç bana aittir, onun mükâfatını ben vereceğim.” Cenab-ı hakk’ın her emir ve yasağında anlayamadığımız nice hikmetler vardır. El-Hakim “hüküm ve hikmet sahibi” yalnız o dur. Ramazan-ı şerif hatırına, tuttuğumuz oruçlar hatırına başta Filistin / Gazze’de, Doğu Türkistan, Hindistan dahi nerde bir Müslüman zulme maruz bırakılıyorsa Rabbim azze ve celle imdat eylesin inşallah…

Bu vesileyle Ramazan-ı şerif ayımızı tebrik eder, hayırla bayrama kavuşma temenni ve duasıyla…

Muhabbetlerimle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
İbrahim İnal Arşivi