Ziya Paşa’yı Anlamak Ve Anlatmak
Yaşamı boyunca Müslüman bir Türk şairi ve devlet adamı kimliğini titizlikle koruyan Ziya Paşa aynı zamanda hikmet, fikir ve atasözü(mesel) şairi olarak ün yapmıştır. Birçok beyti ya da mısraı günümüzde bile atasözü niteliğinde birer vecize olarak bilinmektedir. Bu sebeple Ziya Paşa’yı anlamak ve gençlere anlatmak çok çok önemlidir.
Ziya Paşa, yöneticiliğin kolay bir iş olmadığını her vesileyle dile getirir. İnsanların zaaflarına dikkat çekerek birçok kötülüğün kaynağının bu zaaflar olduğunu ifade eder. Bundan başka haset, kin, dünya ve makam sevgisinin toplum hayatını olumsuz yönde etkilemek suretiyle birçok probleme sebep teşkil ettiğini belirten Ziya Paşa; yöneticilerin sabırlı, disiplinli, aynı zamanda hoş görülü olmalarının önemine vurgu yapar. Ziya Paşa’ya göre yöneticide bulunması gereken en önemli vasıflardan birisi donanım ve asalettir.
Ziya Paşa liderlik mevkiinde bulunan kişilerin, küçük şeylere takılmayıp, sabırlı olmalarının ne kadar önem arz ettiğini belirtmek için şu veciz ifadeyi dile getirmektedir:
Sâr-bân-i vakt isen hazm eyle zîrâ vakt olur
Bir topal merkeb belâsıyle katâr elden gider
Eğer zamanın kervanbaşıysan birçok meseleyi sineye çekeceksin. Yoksa bir topal merkep sebebiyle kervanı elden çıkarabilirsin. Toplumda liderlik yapan ya da sorumluluk mevkiinde bulunanların olabildiğince hoşgörülü olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde büyük bir başarısızlıkla karşılaşabilirler.
Sakın ikbâl için eşhasa olma âlet-î ağrâz
Sana lazım mı olmak âleme cellâd lâzımsa
Sakın makam ve mevki için (dünya menfaati için) insanların kötü emellerine alet olma. Başkalarına cellât lazımsa taliplisi sadece sen mi kaldın? Diyerek menfaatler uğruna kimsenin üzülmemesi ve kimseye eziyet edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca belli bir toplumda yaşarken nasıl bir yol izlemenin daha doğru olduğu ve insanların birbirilerine nasıl davranması gerektiğini etkileyici bir üslupla dile getirmektedir.
Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar
Rencîde olur dîde-yi huffâş ziyâdan
Her hususta yetersiz olan kişiler, üstün kişileri hazmedemezler; çünkü yarasanın gözü ışıktan rahatsız olur. Bu sebeple, karakterleri aşağılık kompleksiyle hasta olanlar, hasetleri sebebiyle zirve şahsiyetlerin üstün yeteneklerini daima kıskanırlar. Ziya Paşa’ya göre, kendi alanında yetersiz olan kişiler, yeterli ve başarılı olan insanları çekemezler ve onlara zarar vermeye çalışırlar.
Ne kaanûna ne cebr ü zûra ne hünkâra tâbi’dir
Bu bender-gehte herkes dirhem ü dînâra tâbi'dir
Bu dünya limanında insanlar, kanuna, zorbalığa ve devlet otoritesine değil; ancak para ve pula itaat ederler. Şair bozulan önemli kurumların ve sosyal çözülmelerin sebeplerini, değerlerin kaybolmasına ve onların yerini menfaatin almasına bağlamaktadır.
Müselsel bir esârettir zarûret her hükümette
Ki sultan nâzıra nâzır da hizmet-kâra tâbi’dir
İşi yokuşa sürme, gelip geçen her hükümette, zincirleme bir esaret halkası olagelmiştir. Zira sultan vezire, vezir de hizmetlisine işi havale eder.
Anlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde
Günümüzde gerekli eğitimi ve birikimi olmayan insanlar sadece laf ile dünyaya nizam vermeye çalışmaktadırlar. Bu tür insanların kendi dünyalarında bin türlü olumsuzluk yaşanmaktadır. Kendi sorunlarını çözecek gücü bulunmayanların başkalarına akıl vermeye çalışmaları yanlıştır. Kişinin öncellikle herhangi bir konuda kendini yetiştirmesi ve sonra çözüm üretmesi gerekmektedir. İnsanoğlunun kendi eksiklerini bilmesi oldukça önemli bir konudur. Ziya Paşa bu düşüncesini şu mısralarla dile getirir:
Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-yi aklı eserinde
İnsanın varlığını ispat eden husus, emeği neticesinde ortaya koyduğu iştir. Kişinin aklının derecesi ise meydana getirdiği eserinde görünür. Günümüzde bir işi yapmadan ve başarmadan, yapmış ve başarmış gibi davrananları fazlaca görmek mümkündür.
Yaklaşık bir asır önce yaşayan ve düşünceleriyle günümüz insanlarının yolunu aydınlatan değerli düşünürümüzü her an rahmet ve saygıyla anarken bir yolunu bulup Onu mutlaka gençlerimizle tanıştırmalıyız…