Yumurtalık: Tarih ile Denizin Buluştuğu Kadim Liman

Bu nedenle kente, Yunancada keçi anlamına gelen “Aıks” kökünden türetilen “Aigeai” ismi verilmiştir.

Yumurtalık: Tarih ile Denizin Buluştuğu Kadim Liman

Doğu Akdeniz’in incisi Yumurtalık, yalnızca bir ilçe değil; binlerce yıllık tarihin, kültürlerin ve efsanelerin iç içe geçtiği bir coğrafyadır. İskenderun Körfezi’nin kuzey ucunda, denizin maviliğiyle tarihin ihtişamını bir arada barındıran bu topraklar, Büyük İskender’in Pers İmparatoru III. Darius’u mağlup ettiği savaşın ardından tarih sahnesine Aigeai adıyla çıkmıştır. Efsaneye göre İskender, Pers ordularına karşı gece vakti keçilerin boynuzlarına bağlattığı meşalelerle devasa bir ordu görüntüsü vererek düşmanı korkutmuş ve bu toprakları ele geçirmiştir. Bu nedenle kente, Yunancada keçi anlamına gelen “Aıks” kökünden türetilen “Aigeai” ismi verilmiştir.

Bugün Yumurtalık, yalnızca bir tatil beldesi değil; aynı zamanda tarihin nefes aldığı, deniz melteminin geçmişi fısıldadığı bir mekândır. Yaz akşamları denizden esen rüzgâr, Süleyman Kulesi’nin taş duvarlarına çarparken, sanki yüzyıllar önce kulede nöbet tutan askerlerin ayak seslerini de beraberinde getirir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan bu ihtişamlı kule, dar gözlem pencerelerinden hâlâ Akdeniz’e bakar; ufuk çizgisinde belirecek gemileri gözetler gibi.

Yumurtalık’ın tarihi yalnızca Osmanlı’ya değil, Roma’dan Bizans’a, Ermeni Krallığı’ndan Memlükler’e kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ayas Sur ve Kalesi, bu geçmişin taşlara kazınmış canlı şahididir. Ortaçağ’da defalarca yıkılıp yeniden yapılan bu kale, zamanında ticaret yollarının en önemli limanlarından birini korumuştur. Bugün ise kalenin surlarına vuran dalgalar, yüzyılların yorgunluğunu bir ninni gibi mırıldanır.

Biraz ötede Kız Kalesi, diğer adıyla Atlas Kalesi, Akdeniz’in ortasında bir inci gibi yükselir. İtalyan mimarisinin zarif dokunuşlarıyla inşa edilen bu yapı, bir zamanlar gümrük merkezi olarak kullanılmıştır. Şimdi ise dalgaların arasında deniz kuşlarına yuva olmuş, gökyüzüyle denizin birleştiği noktada masalsı bir siluet halinde ziyaretçilerini selamlar.

Markopolo İskelesi de Yumurtalık’ın denizle olan kadim bağının en önemli göstergelerindendir. 13. yüzyılda ünlü seyyah Markopolo’nun Ayas’a adımını attığı bu iskele, yüzyıllar boyunca tahıl ticaretinin kalbinin attığı bir nokta olmuştur. Roma döneminden Osmanlı’ya kadar işlevini sürdüren bu liman, bugünse sessizliğe bürünmüş olsa da, geçmişteki kalabalığın, gemilerin ve yüklerin uğultusunu hâlâ taşlarında saklar.

Yumurtalık’ı eşsiz kılan yalnızca tarihi yapılar değildir. Yazın serinleten denizi, hafif tuz kokusunu taşıyan esintisi ve insanın ruhunu dinlendiren temiz havası, burayı Akdeniz’in en huzurlu köşelerinden biri haline getirir. Yumurtalık sahilinde gün batımı izlemek, sanki zamanın ağır ağır geriye aktığı bir tabloya bakmak gibidir. Ufukta kızıllığa boyanan gökyüzü, kalelerin taşlarına yansıdığında tarih ve doğa yeniden kucaklaşır.

Bugün Yumurtalık, Cumhuriyet döneminde nahiye merkezi olarak Ayas’tan taşınarak yeni bir kimlik kazanmış, 1959’da Adana’nın ilçesi olmuştur. Ancak hangi dönemden bakarsak bakalım, burası hep aynı kalmıştır: Denizin tuzlu nefesiyle tarihin ihtişamını aynı anda hissettiren, kadim bir liman kenti.

Yumurtalık’a yolu düşenler, yalnızca denizin serinliğini değil; binlerce yılın mirasını, taşların arasında dolaşan hikâyeleri ve meltemle gelen geçmişin sesini de duyarlar. Çünkü Yumurtalık, tarihin denizle buluştuğu yerdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri