YAVUZ HIRSIZLAR AZALMALI

YAVUZ HIRSIZLAR AZALMALIYaptığı işlerde sürekli hata ve yanlış yapan fakat bu hata ve yanlışların kendisine ait olduğunu hiç bir zaman kabul etmeyen ve kendi suçlarını kolaylıkla başkalarının üzerine atmaya çalışan pişkin...

YAVUZ HIRSIZLAR AZALMALI

Yaptığı işlerde sürekli hata ve yanlış yapan fakat bu hata ve yanlışların kendisine ait olduğunu hiç bir zaman kabul etmeyen ve kendi suçlarını kolaylıkla başkalarının üzerine atmaya çalışan pişkin ve ukala kişilere ecdadımız ‘Yavuz Hırsız’ diye seslenmeyi uygun görmüşlerdir. Bilindiği gibi ‘Yavuz Hırsız Ev Sahibini Bastırır’ kalıbıyla birde atasözü üretmişlerdir.  

 Türk Dil Kurumu Sözlüğünde‘Yavuz Hırsız Ev Sahibini Bastırır’ atasözü ile ilgili şu bilgiler verilmektedir; ‘suçlu olan bir kimse, kendini aklamak ve haklı çıkarmak uğruna zarar verdiği kişiyi suçlayabilir. Bu tarz kimseler edepten ve ahlaktan yoksundurlar. Tüm istedikleri kar elde etmek ve kendilerinin suçsuzluğunu kanıtlamaktır. Bu gibi kişiler genelde zayıf ve masum kişilere zarar vererek, üstüne de zarar verdikleri kişileri suçlu ilan ederler. Bu gibi insanlardan uzak durmak gerekir.’

Türk Dil Kurumu’nun uyarısına katılmamak ne mümkün. Bu tür edepsizlerden elbette uzak durmak gerekiyor. İyi insanlara hırsızın, uğursuzun ve edepsizin yavuzundan elbette her türlü pislik bulaşabilir. Ne yazık ki ‘yavuz hırsızların’ denilen bu mikropların sayısı her geçen gün artmaktadır. Maalesef bunlar Covid19’dan daha hızlı çoğalmaktalar.

Üstelik bu edepsiz insanlarla sokakta, çarşıda, pazarda, iş yerinde, okulda, camide, hastanede, pastanede, lokantada kısaca söylemek gerekirse akla gelen her yerde karşılaşmanız mümkün. Karşılaştığınız zaman sakın ola muhatap almayın. Onları kesinlikle uyarmayın. İkaz etmeyin. Hele hele hesap sormayın. Uğradığınız zarar ne ise onu sineye çekerek hızla oradan uzaklaşmaya bakın.

Trafikte sizi sıkıştıran bir arabanın sürücüsünü asla eğitmeye çalışmayın. Hele hele ‘ehliyeti kasaptan mı aldın’ cümlesini kesinlikle söylemeyin. Kasaptan ehliyet değilse bile ‘Et Satırı’ almış olabilir. Pazardan alış veriş yaparken hiçbir esnafa ‘sattığınız ürünlere neden etiket koymuyorsunuz’ diye asla çıkışmayın. Domates alayım derken kafanız yarılıp başınız büyük ve kırmızı bir domatese benzeye bilir.

Çarşıda, iş yerinde, kahve hanede, dolmuşta, otobüste asla dolardan, atından, benzinden, Oto gazdan, elektrik veya su faturasının kabarıklığından kısaca hayat pahalılığından bahsetmeyin. Başınız mutlaka belaya girer. Birisi ‘sen cumhur ittifakının beceriksiz olduğunu mu ima ediyorsun’ diye üzerinize yürüyebilir. Bir başkası ‘sen Millet ittifakının borazanını mı çalıyorsun’ diyerek bıçağını sırtına saplayabilir.

Özellikle kendi alanında iş bulamayan, atanamayan üniversite mezunu gençler,  emekliler, küçük esnaflar, çiftçiler, memurlar, asgari ücret bile alamayan ve de sigortasız çalıştırılan vatandaşlar nasıl geçineceğini mi düşünsün yoksa ‘yavuz hırsızların’ şerrinden nasıl kurtulacağına mı kafa yorsun?

Bu ülkede eskiden de ekonomik krizler yaşanırdı. O zamanlar vatandaş iktidardaki kişilere tepki gösterirlerdi. 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz döneminde, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in üzerine Başbakanlık binasının girişinde Ahmet Çakmak isimli bir esnaf tarafından yazarkasa atılmıştı.  Maalesef benzer krizler şimdilerde de yaşanıyor. Dolar, altın her gün rekor üzerine rekor kırıyor. Buna bağlı olarak benzin, oto gaz, elektrik, su ve temel gıda maddelerinin fiyatları her gün zamlanıyor. İnsanlar her gün işlerini kaybediyor. Buna rağmen sade vatandaşlar gıkını bile çıkartamıyor. Merkez Bankası Başkanının faiz baskısı veya faiz indirme arzusu 1984’yılında Tansu Çiller'in aynı inat nedeniyle ülkeyi sürüklediği krizi hatırlatıyor.

Sade vatandaşlar olarak bizlerin duadan başka yapabileceğimiz bir şey maalesef yok. Duası kabul olan Allah dostu sayısı her geçen gün azalırken yavuz hırsızların sayısı maalesef çoğalıyor.  Allah fakir fukaraya yardım etsin. Bu Ali milleti ve bu yüce Devleti kıyamete kadar payidar etsin.  Ülkeyi yönetenlere ise Allah korkusu, feraset ve akıl-fikir ihsan etsin.

Yaşadığı dönemin idarecilerin kendi çıkarlarını düşünüp, yalan ve hileyle halkı kandırdığına inanan Türkmen edebiyatının en büyük şairi sayılan ‘Mahtumkulu’ (1724 yılında doğmuş, 1807 yılında da vefat etmiştir.) Mahtumkulu onları sert bir dille eleştirir. Bir şiirinde; ‘Kethüda olanlar doğru söylemez, Para alır, lakin hakkı gözetmez, Haksız şahit olur, davayı düzeltmez, Bilmiyorum, yakın mı ahir zamane’ diyerek tepkisini dile getirir. Bir başka şiirinde ise; ‘Çok namerde mal vermişsin, dûn dünya, Gözü gökte, kaygısı yok, tok gider, Hani aklın, oda düşüp yan dünya! Ne mertler var, yoksullukta hor gider’ diyerek haksızlıklara tepki gösterir. Mahtumkulu gibiler çoğalırsa yavuz hırsızlar azalır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri