Söylemem, yemin olsun!
Akıl erdiğim günden bugüne, üstüne 6 Şubat Asrın Felaketi tuz biber olunca ahrete intikal eden dostlar, yüreğime bir sızı düştü, söylesem mi? Söylemem, yemin olsun size dostlar... Yemin olsun, söylemem!
Belimizi büken var! İnsan olmadıktan sonra, dünya malı senin olsa ne ki? Güvenme dünyada malına, 6 Şubat’ta bırakıp gidenlere bak, hepsi burada sahipsiz kaldı!
İnsan olabilecek miyiz? Birine selam verebilecek miyiz? Acep insan mıyımız dostlar? Sorarlar bana! Halimden anlamaz cahiller, nokta, virgül, büyük küçük harf hatasını arar, sorarlar bana! Her biri bir yandan yorarlar beni, söylemem, yemin olsun, kim olduğunu söylemem!
Adem (AS)’dan bugüne döndü gitti hak yolunu övenler, sövenler, kimi cennette, kimi cehennemde, pişman olup dizlerini dövenler. Bir lokmaya yüz yine bana sövenler, Ah Bekir diye ararlar, sorarlar bir gün beni, ama bir Bekir Doğan daha gelir mi? Bilinmez!
Uzaktan bir ses: Büyük usta Neşet Ertaş “Yalan dünya” diyor, aşık Mahsuni Şerif, “Felekten boğazıma bir el değdi,” diyor, Abdurrahim Karakoç “Lambada titreyen aleve üşüyor,” diyor. Selahattin Cesur “Aşk mahkumlarına af yok mu yarabbi,” diyor. Ali Ekber Çiçek “Gönül gel seninle muhabbet edelim,” diyor. Musa Eroğlu “Bu dünyanın direği yok,” diyor. Seyfettin Sucu “Öleceğim bir gün,” diyor. Kazancı Bedih “Mevlam bir çok dert vermiş, beraber derman vermiş,” diyor. Bedri Karahan “Cümbüş mahallenin üç güzeli,” diyor. Kahtalı Mıçı “Damımıza damınıza kar yağdı,” diyor. Halit Arapoğlu, “Belimi büken var.” Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses, Kenan Temiz, Yıldıray Çınar, Bediha Akartürk, daha birçok ustanın sesi kulaklarımda çınlar: Önce bir gazel, sonra, Maraş Maraş derlerde bu nasıl Maraş, Alkızıl kan içinde can veren gardaş, yoldaş kak gideyim, kalk be gardaş evimize gidelim, köyümüze gidelim, yolumuza gidelim... Gidenler bir daha gelmiyor, söylemem, yemin olsun!
Mehmet Bozdoğan, Hilmi Şahballı bize selam yok mu diyor? Şöyle hafızamı yokluyorum, yüzlerce yazar, şair, ses sanatçısı, Aşık Yener, Engin Nurşani, Dilber Ay kul Ahmet ile noktayı koyuyorum.
Meyrik, Mihriban ile aşk, sevda gök yüzüne yükseliyor. Kuş sesi arasında yürürken kuşlar bana bu türküleri söylüyor bugün, söylemem, yemin olsun!
Sabah yürüyorum, selam verecek biri dost yok, bir tanıdık yüz yok. İçime bir gaflet bastı, köşe yazıma nereden başlayacağımı bilemiyorum. Gel, halimi sorma bana, ben bende değilim bugün! Bugün gardaş (kardeş) yürüyecek dostum yok bugün!
Hey azizler: Dünya malına güvenme, çünkü sana, bana kalmaz! Gel, selam ver gardaş, bu mutluluk sana, bana kalmaz! Adem (AS)’dan bugüne ölenlere bak, 6 Şubat’ta malını, altınlarını, parasını bırakanlara bak, düşün bu halini kimseye söylemem, yemin olsun!
Seher yelinden geldi içime büyük hazine! Her cana düşer bu sancı, bir gün öleceğim, bir gün ölünce mezar taşına garip yazın. Yemin olsun, söylemem, yüreğime düşen ateşi, göz yaşımı akıtan zalim kulu! Ne diyeyim, ateş yaksın böyle zalim kulları, isteseydi devirirdim dağları, bertize tünel bile kazardım! Belimizi büken var, boş yollarda yürürken zorumuza giden gördüklerim var, içimdeki acı ile isyanım var, söylemem, yemin olsun!
Geceden kalan: Boş şişeler, parklarda çöpler. Bir elinde kadeh var, başında topuz saçı, sakalına bakarsan cami imamı! Ne diyelim, söylemem, yemin olsun.
Bir zar attım ömrümün tümüne, düşeş gelir mi? Bilmem... Ağlamayı derman bilirim. Dünya fâni, bir gün ölürsün, canım yürü be, yürü be, taptumun ucundan tutar mısın, bilmem! Gördüklerimi söylemem, yemin olsun!
Kendini bilmeyen, canım, halkı ne bilsin? Hele bak şu aynaya, yüzün yüze benzer mi? ta sabahtan uyumuş, gözün göze benzer mi? Vay o boyun devrilsin, özün bize benzer mi?, meyhane düşkünü , şaşkını söylemem yemin olsun..
Ben artık seyredemem oy devrilesi boyunu , Zalimin zulmu varsa ey mazlumun Allah'ı var Ahım seni kör eder vallahi billahi seni zalim ismini söylemem yemin olsun..
At ölür meydan kalır yigit ölür şan kalır Kör olası dünyada can gider zaman kalır can gider zaman kalır, bir gün viran olur yıkılır bu haneler baykuş konar rüzgarın ugultusu kalır ama söylemem yemin olsun..
iyi günler