Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Kürsüsünden Dünyaya Filistin Zulmünü Haykırması
Soykırım, açlık ve sessizlik: İnsanlığın büyük imtihanı
BM Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmayla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın gözleri önünde Filistin’de yaşanan vahşeti gündeme taşıdı. Erdoğan’ın sözleri, yalnızca Türkiye’nin değil, insanlığın ortak vicdanının sesi olarak yankı buldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler kürsüsünden yaptığı konuşmada, Gazze’de yaşanan soykırımı “insanlığın dip noktası” olarak nitelendirdi. İsrail’in masum sivillere yönelik saldırılarını, hastaneleri ve ibadethaneleri hedef almasını sert sözlerle eleştiren Erdoğan, “Filistin davası artık dünyaya mal olmuştur” diyerek uluslararası topluma açık bir çağrı yaptı.
Her fırsatta dile getirdiği “Dünya beşten büyüktür” vurgusunu yineleyen Erdoğan, mevcut uluslararası sistemin adaletsiz yapısına dikkat çekti. Filistin’de yaşanan zulmün sadece Ortadoğu’nun değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu ifade ederek insanlığa uyarısını tekrarladı.
Erdoğan’ın Gazze’deki saldırıları açıkça “soykırım” olarak tanımlaması tarihi bir çıkıştı. Çocukların, kadınların ve sivillerin acımasızca hedef alınmasının yanı sıra ilaç ve gıda yardımlarının engellenmesi, “açlık silahı” olarak nitelendirildi. “Gazze’de insanlar artık bombalarla değil, açlıkla öldürülüyor” diyerek dünyayı sarsan bir gerçeği haykırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan bir diğer nokta, uluslararası toplumun sessizliğine yönelttiği sert eleştiriler oldu. “Bugün Filistinli mazlumların yanında dimdik durmayanlar, tarihin kara sayfalarına suç ortağı olarak geçecektir” sözleri, özellikle Batı başkentlerine açık bir uyarı niteliği taşıdı. Zira Erdoğan’a göre sessizlik ve tarafsızlık, masumiyet değil; bilakis zulme ortak olma anlamı taşıyor.
Türkiye’nin yıllardır savunduğu “iki devletli çözüm” tezini tekrarlayan Erdoğan, daha fazla ülkenin Filistin’i tanıması gerektiğini vurguladı. Birçok ülkenin attığı adımı olumlu bulan Erdoğan, henüz tanımayan devletleri de harekete geçmeye davet etti. Bu çağrı, uluslararası kamuoyunun Filistin meselesine yalnızca insani değil, siyasi ve hukuki boyutlarda da acil çözüm araması gerektiğini gösteriyor.
Filistin meselesi uzun süredir uluslararası hukukun, insan haklarının ve küresel vicdanın turnusol kâğıdı haline gelmiş durumda. Gazze’de açlıktan ölen çocuklar, bombalanan hastaneler ve yıkılan evler sadece bölgesel bir trajedi değil; insanlığın ortak ayıbıdır. Bu ayıp acilen son bulmalı; kınamalarla değil, fiili adımlarla nihayete ermelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsüsünden yükselen sesi, bu tabloya karşı sessiz kalınamayacağını bir kez daha hatırlattı. Artık mesele yalnızca siyasi dengeler değil; insanlığın gelecekte nasıl anılacağı sorusudur.
Bu satırlar kaleme alınırken, Erdoğan–Trump görüşmesi henüz gerçekleşmemişti; uluslararası kamuoyu görüşmeyi merakla bekliyordu.
Erdoğan’ın konuşması, dünya kamuoyunda yeni bir adalet arayışının kıvılcımını ateşledi. Latin Amerika’dan Afrika’ya; Asya’dan Avrupa’ya kadar pek çok ülke halkı sokaklarda Filistin için ses yükseltirken, Erdoğan’ın BM’deki çıkışı bu dalganın diplomatik zemine taşınması açısından manalı bir
dönüm noktası oldu. Konuşma, Türkiye’nin uluslararası sahnede vicdani liderlik rolünü pekiştirdiği gibi, “daha adil bir dünya” vizyonunun da sahici bir karşılığı olduğunu gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması, BM kürsüsünden dünyaya yapılmış en sert Filistin çağrılarından biri olarak kayda geçti. “Soykırım”, “açlık silahı” ve “sessizliğin suç ortaklığı” vurguları, uluslararası kamuoyuna karşı güçlü bir meydan okumaydı.
Filistin’in çığlığı, insanlığın vicdanına kazındı.
Muhabbetle…