Savaş ve Tarım !

    Parası olan ekonomik durumu iyi olan insanlar : evlerine sürekli bakliyat başta olmak üzere makarna dahil kuru gıda , yağ alarak stok yapıyor..

    Ben çevremden biliyorum, bir çok dostumuzun evinde bir yıl yetecek gıda stoku var..

    Türkiye tarım da kendi kendine yeten bir ülke.. yanlış okumadınız doğru okudunuz, kendi kendimize yeten bir ülkeyiz .. Ancak: Un ve buğday alarak Makarna üretimi yapıp dünyanın bir çok ülkesine ihracat yapıyoruz.. ham madde alıp, mamul ihracatı yapıyoruz..

    Ülkemizde yetişen buğday, ihracat yapacak kadar fazla değil, unlu mamuller üretimi yapan fabrikalarımızın çalışması için Buğday ve una ihtiyacımız var..

    Rusya ve Ukrayna bizim tedarik kapımızdır..

    Türkiye tekstil de söz sahibi : ABD , Türkmenistan başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinden pamuk ithal ediyoruz, bunu iplik, kumaş ve konfeksiyon yaparak dünyaya geri satıyoruz..

     Arazilerin bölünmesi, makinalı tarıma tam geçemememiz sebebi ile Türkiye’nin pamuk üretimi iç Pazar için yeterli ama dünyaya satmak için yeterli değil, bu sebeple ithal ve ihracatımız devam ediyor..

     Yeni bakanımız Kahramanmaraş’ın yiğit evladı Prof.Dr. Vahit Kirişçi den bizlerin beklentisi.. yeni bir tarım politikası..

     Küçük baş ve büyükbaş hayvan sayısını artırmak gerekiyor..

     Bunun için Ak Parti iktidarının 2002 de yaptığı gibi bedava verme yerine, evine , arabasına tarlasına tedbir koydurarak, vereceksin, bu hayvanları kasaba satanların malını alarak satacaksın ibreti alem olsun diye herkese duyuracaksın..

     2002 ve sonrasında bedava dağıtılan hayvanlar çok kısa sürede kasap gitti..

     Tarım alanların daki arazileri birleştirme işine hız verilmeli, en küçük parsel 100 dönüm olmalıdır.. Büyük arazi ve büyük çiftlikler kurulmalıdır..

     Büyük parseller oluştuğu zaman tarım da makinalı dönem başlayacaktır..

     Kahramanmaraş’ta Türkiye’nin en güzel pamukları Ege Tipi pamuk olurdu.. bugün pamuk eken kalmadı.. eksen bile toplatacak adam yok.. çapa yapacak işçi yok, makinalı tarıma yapamıyorsun yer çok küçük , miras yolu ile bölüne bölüne bir arsa kadar arazi kaldı..

     Buda yetmedi : bugün tarım alanları konut alanı oluyor, fabrika yapılıyor.. sanayi tesisi kuruluyor..

     Oysa önümüzdeki yüz yılın savaşları : Temiz su kaynakları , tarım alanları için olacaktır..

     Savaş – Tarım, Su kaynakları demektir..

     Tarım da kendi kendine yeterli olmayan ülkeler ise : açlık ve perişanlık kapılarına dayanmış demektir..

     Bugün Büyükşehir yasası ile köyler ve kasabalar boşaldı.. herkes şehre merkeze göç etti.. köyde birkaç yaşlı var onların da bir tek tavukları bile beslemiyorlar hayvanları yok..

     Köylerimizde : Küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği teşvik edilmeli, köylerde fi ekimi , yonca ekimi ile hayvan yemi üretimi konusunda bilgiler verilmelidir..

     Bugün köyde yaşayanlar : Hayvan yemi çok pahalı olduğu için besleyemiyoruz diyorlar ama köydeki tarlar boş buraya , yonca, fi ekimi yapılmasını, mısır silajı yapımı öğrete bilsek yemi bedavaya getirseler hayvancılık gelişecektir..

     Her yörenin farklı özellikleri vardır.. bir Karadeniz ile Güneydoğu Anadolu bölgesindeki şehir aynı özelliği göstermez..

     Tarım da her il için ayrı bir politika belirlenmesi gerekir..

     Bir yerde büyükbaş hayvan için verimlidir.. bir yer küçükbaş hayvan için verimlidir.. bir başka ilimiz ise tavuk, hindi yetiştiriciliği için verimli arazi yapısı vardır..

     Sayın bakanımız Prof.Dr. Vahit Kirişçi , Rusya – Ukrayna savaşını ve Ay çiçek yağı yağmasını kucağında buldu.. haydi hayırlısı diyorum..

     Üreten Türkiye görmek dileği ile

     İyi günler..