Sabırla Yapılan Hesap, Zaferin Muştulu Sesidir

Dünya siyasetine yön verenler hiçbir zaman günübirlik heveslerle değil; uzun vadeli bir sabır ve kararlılıkla hedeflerine yürüyenler olmuştur. Günlük hesaplarla büyük işlerin başarıldığı tarihte görülmemiştir.

Sabırla Yapılan Hesap, Zaferin Muştulu Sesidir

Tarih, sabrın ve kararlılığın inşa ettiği yürüyüşlere şahittir.

Dünya siyasetine yön verenler hiçbir zaman günübirlik heveslerle değil; uzun vadeli bir sabır ve kararlılıkla hedeflerine yürüyenler olmuştur. Günlük hesaplarla büyük işlerin başarıldığı tarihte görülmemiştir.

Ceddimiz âli Osmanlı da büyük hayallerin peşinde koşmuş, Sultanlar bu hedefler uğruna ter dökmüşlerdir. Ne yazık ki bir dönem küçük hesaplara kapılanlar, aziz milleti uyuttular. Osmanlı’yı yıkmak isteyenler ise planlı ve kararlı bir şekilde iki asır boyunca çalıştılar. Sonunda içerideki ajanlar ve satılmış zihinler sayesinde cihan imparatorluğunu parçalamayı başardılar. Dünyaya hükmeden kudretli bir devlet böylece yok edildi.

Hayali olmayan, hedefe varamaz. Hayallerimizin büyük olması elzemdir. Bir büyüğümüzün dediği gibi: “Büyük hayal kuramayan, büyük işler başaramaz.” İstanbul’un fethi bunun en parlak nişanesidir: büyük bir hayal, sebatla yürünmüş bir yol ve neticesinde kazanılmış destansı bir zafer.

Emevi Camii’nde Cuma namazı kılınacağı söylendiğinde alay edenler vardı. Ancak azimle ve ağır yüklerin altına girerek o hedefe ulaşıldı. Rusya da, İran da geri adım atmak zorunda kaldı. Bugün Amerika ne kadar İsrail’in kirli hesaplarına hizmet ederse etsin, sonunda başarısız olacaktır.

Ayasofya-i Kebir’in yeniden ibadete açılması da aynı yürüyüşün bir başka nişanesidir. İnşallah aynı inanç ve sebatla Filistin ve Gazze de soykırımcı İsrail’in zulmünden kurtulacaktır. Türkiye dikkatli adımlarla ilerliyor ve dünya siyasetinde yeniden güç merkezlerinden biri hâline geliyor.

İsrail’in soykırımına karşı öfke her geçen gün büyüyor. Dünyanın dört bir yanında halkların tepkisi çığ gibi yükseliyor. Amerika ve onun esiri olmuş devletler bu vahşeti görmezden gelse de, özgür milletlerin vicdanını susturamayacaklar. İnsanlık onurunu kaybetmeyen halklar, gerektiğinde yöneticilerine de dersini verecektir.

Bugün dünyanın birçok yerinde biriken bu öfke, yarın küresel bir patlamaya yol açabilir. Çünkü haksızlığa ve soykırıma devletler sussa da milletler susmaz. Vicdan taşıyan hiçbir insan İsrail’in zulmüne rıza göstermez.

Milletler için asıl kuvvet, silahların çeliğinde değil; imanlarında, kararlılıklarında ve büyük hedeflere kilitlenmiş iradelerinde gizlidir. Tarihin sayfaları göstermiştir ki günübirlik yaşayanlar kaybolup gitmiş, stratejiyle ve sabırla yürüyenler ise medeniyet inşa etmiştir. Her türlü yokluğa rağmen tarihimiz nice zaferlerle doludur. Yollar sabırla, inançla yürünmüş ve destan yazılmıştır.

Bugün de aynı hakikatle karşı karşıyayız. İsrail’in zulmü karşısında sabır ve stratejiyle yol almak mecburiyetindeyiz. Çünkü bu zulmün kökü yalnızca Gazze sokaklarında değil; küresel güçlerin çıkar hesaplarında, petrolün, paranın ve siyasi ihtirasların karanlık odalarında yatmaktadır.

Unutulmamalıdır ki milletler bir araya geldiğinde hiçbir güç onlara karşı duramaz. Halkın vicdanı, devletlerin diplomatik hesaplarından daha keskindir. Bugün Avrupa’nın meydanlarında, Amerika’nın sokaklarında yükselen Filistin sloganları, vicdanın çığlığıdır. Bu çığlık, gün gelecek kendi hükümetlerini de sarsacak, zorbalığa göz yumanları tarihin çöplüğüne atacaktır.

Türkiye bu noktada öncülük etmektedir. Bölgesinde barışı, adaleti ve hakkaniyeti savunan bir devlet olarak yükseliyor. Bu yürüyüş yalnızca siyasi değil, aynı zamanda medeniyetimizin yeniden inşasının da işaretidir. Çünkü büyük milletler sadece bugünü değil, yarını ve hatta yüz yıl sonrasını hesap eder.

Bugün bizlere düşen görev, küçük hesapların dar kalıplarından sıyrılıp büyük hayallere sarılmaktır. Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü, Kudüs’ün yeniden huzur yurdu olması, mazlum coğrafyaların ayağa kalkması işte bu büyük hayallerden biridir. Eğer ceddimiz İstanbul’un fethi için asırlarca sebatla yürüyebildiyse, bizler de aynı azimle Kudüs için yürümeliyiz.

Son söz olarak: Mazlumun ahı arşa yükselir, zalimin saltanatı ise mutlaka yıkılır. Tarih, zalimlerin yıkılış destanlarıyla doludur. Bugün sabırla, imanla ve stratejiyle yol alırsak yarın bu çağın Firavunlarının da akıbeti aynı olacaktır.

Türkiye öyle dikkatli adımlar atmalıdır ki yalnızca İsrail’in hesaplarını bozmakla kalmasın; aynı zamanda ümmetin geleceğini aydınlatan bir yol haritası çizsin.

Muhabbetle…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri