Peygamber Sevgisi

Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan gelmiş Medine’ye… Kimi Afrika’nın güneşiyle kavrulmuş teniyle, kimi Asya’nın ince narin yüz hatlarıyla, kimi Balkanların koyu gözleriyle

Peygamber Sevgisi

Bazen bir şehir insana sadece mekân değil, ruh olur… İşte Medine tam olarak böyle bir yer. Sevgili dostlarla, arkadaşlarla, eşimle birlikte bu mübarek şehre adım attığımız anda içimizi kaplayan o tarifsiz huzuru kelimelere dökmek kolay değil. Peygamber sevgisinin kokusunu duyar gibi oluyorsunuz; adeta taşlara işlemiş, sokakların rüzgârında hafifçe esen bir hatıra gibi.

Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan gelmiş Medine’ye… Kimi Afrika’nın güneşiyle kavrulmuş teniyle, kimi Asya’nın ince narin yüz hatlarıyla, kimi Balkanların koyu gözleriyle… Dil farklı, renk farklı, doku farklı ama hepsinin yüreğinde aynı melodi: Peygamber sevgisi.

Bu öyle bir sevda ki, yılları aşmış, coğrafyaları aşmış, insanlık tarihi kadar köklü, insan ruhu kadar taze bir muhabbet. Bu şehre gelen herkesin adım sesinde bu aşkın izini duymak mümkün.

Medine sokaklarında gezerken insanı önce o hafif esinti karşılıyor. Sıcak değil, soğuk değil… Yumuşak, dingin, içe işleyen bir nefes gibi. Sanki şehir, yüzyıllardır içinde sakladığı bütün güzellikleri misafirlerine usulca sunuyor. Bu havanın içinde telaş yok, hırs yok, kavga yok… Kalbe dokunan bir serinlik, ruha değen bir letafet var.

Nabız yavaşlıyor Medine’de. Şehir insanı koşturmuyor, aksine durup düşünmeye davet ediyor. Bir cami avlusunda, hurma ağaçlarının gölgesinde, sessiz bir köşe başında… Nerede olursanız olun, içinizden bir ses “Yakınındasın, çok yakınındasın…” diyor. O an insan anlıyor ki, Medine sadece bir şehir değil; bir huzurun, bir teslimiyetin, bir muhabbetin adı.

Sevgili dostlar; buraya gelen hiç kimse dün geldiği gibi dönmüyor. Çünkü Medine, insanın kalbine bir şey bırakıyor:
Sükûneti öğretiyor. Sabretmeyi öğretiyor. Sevmeyi öğretiyor.

Mescid-i Nebevî’nin minarelerine baktığınızda, dünyanın bütün gürültüsü susuyor. Kalabalıklar içinde bile derin bir yalnızlık değil, aksine tarifsiz bir birlik hissediyorsunuz. İnsanların yüzünde gördüğünüz o tebessümün kaynağı belli: Her birinin kalbinde Peygamber Efendimiz’e duyulan sınırsız muhabbetin ışığı var.

İnanın, burada yürürken bile adımlarınız hafifliyor. Sanki toprağa değil, sevgiye basıyorsunuz. Bu şehirde kimse bağırmıyor, kimse acele etmiyor. Çocuklar bile daha yumuşak kahkahalar atıyor. Kelimeler bile daha sakin dökülüyor dudaklardan…

Belki de bu yüzden Medine, insanın gönlünü yeniden kuran bir şehir. İnsanı kendine getiren, yara varsa saran, içteki fırtınayı dinlendiren bir liman. Günümüzün karmaşasında unuttuğumuz pek çok şey, burada bir anda hatırlanıveriyor: Şefkati, merhameti, selamı, tebessümü, kardeşliği…

Ve en önemlisi, Peygamber sevgisinin insanı nasıl birleştirdiğini…
Dünya üzerinde hiçbir lider yoktur ki, aradan geçen yüzyıllara rağmen milyonları aynı yöne doğru böyle bir aşkla yürütmüş olsun.

Şimdi Medine sokaklarında dolaşırken, yanımdaki dostlarımın gözlerine bakıyorum. Her birinin yüzünde aynı pırıltı… Kalpler aynı yerden beslenmiş gibi. Eşimle birlikte bu manzarayı paylaşmak ise ayrı bir mutluluk. Çünkü böyle şehirler, böyle duygular, birlikte yaşandıkça daha anlamlı oluyor.

Burada olmak, boğaza bir düğüm, ruhlara bir ferahlık… Şükürle karışık, insanı derinden sarsan bir his.

Medine…
Huzurun adı.
Sevginin mekânı.
Peygamber kokusunun hala hissedildiği şehir.

Dostlar, buradan bakınca dünya küçülüyor, dertler anlamını yitiriyor. İnsan sadece şunu fark ediyor:
Asıl olan sevgidir. Asıl olan güzelliktir. Asıl olan O’na duyulan muhabbettir.

Ve bu şehir, o muhabbetin en güzel makamıdır.

Medine den dostlara Selamlar

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri