Mustafa Narlı ve Okul !
Bugün çok kısa yazacağım: uzun söze gerek yok.. ama !..
Mustafa ağa : " Hanımına senin dar gözlülüğün yüzüne eve misafir gelmedi der ve bir vurmaya kolunu kırar ve adamlarına emir verir giden yoldan geçeni eve yemeğe getirin gelmezse döverek getirin ! ..
öyle ya Ağa emir : Emri demiri keser !.. Mustafa Ağa'nın adamları Adana yoluna çıkarlar, bir atlı gelir adamı yemeğe davet ederler , Adam işim var acele der ve gelmez, Adamı döverler, üstünü yırtarlar.. zorla getirir, Mustafa Ağa , hali görünce şaşırır , bu ne hal der ? ağam sen emir verdin ya derler !
adamdan özür dilenir : Sofraya oturulur.. olan biteni bir türlü anlayamaz, ve : yemek yedirirler, yeni giyilmemiş bir takım elbise ile giydirirler.. yatırır misafir ederler, yol azığı ve dahi atının samanını arpasını da vererek memleketine yolcu ettiler.. Adam : vardır bunu da bir hikmeti der !
dövdüler, giydirdiler yedirdiler yolcu ettiler.. der.. işte böyle bir dedenin torunu Mustafa Narlı, ağabeyimiz, yemeğe çağırdığında sakın yok demeyin benden söylemesi..!
İstanbul dan geliş, Elbistan düğüne gitmiş, Gelmiş ..Maraş'ta ki evine kendini zor atmış sabah bizi yemeğe (Kahvaltı ) yemeye çağırdı.. misafir olmadan yemek yiyemiyorum diye rica etti.. Maraş meselesini konuşmak için fırsat çıkmıştı bizim için peki dedik.. daveti kabul ettik..
Güzel bir sabah kahvaltısı yaptık.. sohbet Maraş , Sevdamız Maraş, ortak aşkımız Maraş.. Sonra Dedesinin anlattı.. : Oh iyiki gelmişiz , dayak yemekten kurtulduk, Deleğe elbisesi ki çok önemli , elbisemiz gelir mi bilmem , bir de at alırsam arpa ve saman istemeye giderim bir gün ağanın kapısına !.. ağa boş çevirecek değil ya !..
Kahvaltı kelimesini sevmiyorum: Sabah aşımı ? Yemeğimi ne kabul ederseniz onu başkanımızla beraber yedik , sonra Kılılıya okul ve Camii inşaatını gezmeye gittik..
Çullu Çakallı Hasan ağa köyüne : Yani doğduğu yere Babasın adına yıkılan cami, kardeşi Hacı Mehmet Narlı adına okul yaptırdığını ve temeli atıldığını biliyor ve haberini yapmıştık..
15 Eylül de okul inşallah açılacak süper bir okul olmuş , Allah hayırını kabul etsin diyorum.. Standartı çok yüksek bir okul !..
İnşaatı gezerken bir çok anısını dinledik.. köyde nasıl nahıra gittiğini , okuldan kaçıp aksu çayında yüzmeye gittiğin dinledim..
Sevgili Dostlar: işin doğrusu : Böyle stantlardı yüksek camii ve okul beklemiyordum.. Öyle ya : geride hoş bir sade bıraka biliyorsan adam sensin!.. tarihe not düşeceksin.. bende bunu yazıyorum.. yazmak gerek tarihe not düşme adına !..
Dedesi Mustafa Ağanın hikayesi kitaplara konu olacak bir olay.. bir gün belki kitabını da yazarız..
Sevgili Dostlar : Allah Cömerttir , cömertti sever ! : Halil İbrahim Bereketini herkes bilir.. Yemekten sonra : Allah sofrana Halil İbrahim Bereketi versin, yada kazancınıza halil İbrahim Bereketi versin diye bir birimize dua ederiz ya !..
Mustafa Ağa köylü olsa da bunu bilen biri . olay dinlerken aklıma şu geldi. : İbrahim aleyhi selam sofrasına misafir gelmeyince oturup yemek yemez aç durur ve misafir beklerdi… Sofraya oturmak için mutlak misafir gelmesini bekler , Bir seferinde, on gün ya da on beş gün boyunca hiç misafir gelmemiş, açlıktan bitkin düşmüştü.. "Çıkayım bir misafir bulayım" demiş ve misafir aramaya çıkmış. Yolda bir adamla karşılaşmış.
O adam Hazret-i İbrahim'im görür görmez, "Efendi, Allah aşkına bizim eve gel de ben de bir lokma ekmek yiyeyim yâhu. Üç aydan beri misafir arıyorum" der !
Hz. İbrahim Peygamber Alla aşkına sözünü duyunca, üç aydır misafir arıyormuş. İbrahim Peygamber, hiç kendi hâlinden bahsetmeden hemen "Peki" demiş ve berber evine gitmişler.
İbrâhîm aleyhisselâm yemekden sonra duâyı ev sâhibine bırakmış. O zât, duâyı kendisinin yapmak istemediğini, çünkü kendisinde duâya lâyık bir ağız olmadığını söyleyerek özür beyân etmiş ve "Lütfen siz duâ buyrun" demiş. İbrâhîm Peygamber, ev sâhibine bu kanâate nasıl vardığını sorunca, "Senelerdir Allah'a bir şey için duâ ediyordum ama duâm kabûl olmadı" demiş.
Hazret-i İbrâhîm aleyhisselâm "Allah'dan istediğiniz şey ne idi?" diye sorunca, "Haber aldım ki, Halîlullah dünyâ üzerinde imiş, onu görmeyi çok arzu ediyordum, senelerdir Allah'dan bunu diledim ama görüşmek müyesser olmadı. Anladım ki bende duâya lâyık bir ağız yokmuş" demiş. İbrâhîm Halîlullah gözlerinden yaşlar dökerek demiş ki, "Ey âşık-ı sâdık kul! O senin görmek istediğin İbrâhîm Nebî işte benim. Senin bu güzel ahlâkından dolayı Allah, beni senin evine kadar gönderdi" der..
Hadis-i Şerif: " Allah'ın en sevdiği yemek sofrası , ona uzanan ellerin çok olduğu yemekdir." Misafir 10 rızıkla gelir birini kendi yer dokuzunu ev sahibine bırakır gider.."
Kısseden Hisse : Anlayan ne olduğunu anlamıştır.. Misafir ve cömertin ne demek olduğunu iyi anlamak gerekir..
iyi günler..
Mustafa Narlı ve Okul !
Mustafa Narlı ve Okul !Bugün çok kısa yazacağım: uzun söze gerek yok.. ama !..Mustafa ağa : " Hanımına senin dar gözlülüğün yüzüne eve misafir gelmedi der ve bir vurmaya kolunu kırar ve adamlarına emir verir giden yoldan geçeni...