Milat

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Ekim Salı günü yapılan açılışında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in Gazze’den sonra savaşı Lübnan’a taşıdığını ve bölgesel bir savaş tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Milat

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Ekim Salı günü yapılan açılışında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in Gazze’den sonra savaşı Lübnan’a taşıdığını ve bölgesel bir savaş tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Türkiye’nin karayolu ile Lübnan’a iki buçuk saat mesafede olduğunu belirtip, asıl hedefin Türkiye olduğunu açıkladı. Bu tehlike karşısında iktidar, muhalefet çekişmesini bir kenara bırakıp, Türkiye ekseni etrafında toplanma ve iç cepheyi tahkim etme çağrısı yaptı. Sayın Erdoğan’ın açıklamalarından hemen sonra Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grubu ile sırayla tokalaşmıştı. Basın mensupları tarafından DEM Parti ile tokalaşması sorulan Bahçeli, “Dünyada barışı isterken, kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım” ifadelerini kullanmıştı. Sayın Bahçeli bu tokalaşmadan sonraki haftaki grup toplantısında PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a yaptığı, "örgüte silah bırakma talimatı verip terörün bittiğini ilan etsin" çağrısını yapmıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim Salı günü teröristbaşı Öcalan ile ilgili konuyu grup toplantısında bir ileri aşamaya taşıdı. Sayın Bahçeli, bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak netlikte konuşacağını belirterek, "Bugün milli birlik ve kardeşlik duygumuzun üzerine gerilmek istenen yabancı menşeli örtüyü kaldıracağım. Alışıldık söylem kalıplarından az da olsa taşmanın vakti geldiyse, o vakit bu vakittir. Mevcut ve muayyen gerçeklere dayanarak muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım" dedi. Sayın Bahçeli; "Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'umut hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız." Sayın Bahçeli’nin açıklamasının hemen ardında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz" ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel; "Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki; Bu ülkede terörün bitmesine, annelerin gözyaşının silinmesine biz tam destek vereceğiz. Türkiye'de bir daha şehit gelmeyecekse, bir daha kan akmayacaksa, anaların gözyaşı duracaksa, Kürt ve Türk'ün de anasının gözünden akan yaşlar duracaksa, bu ülke bir ve beraber olacaksa, askere, Mehmetçik'e namlular doğrulmayacaksa, bunun için söylenen her söz ve söyleyen her aktör kıymetlidir. Kim ne söz söylüyorsa, bütün geçmişten yaşadıklarımıza rağmen bu sözlere kıymet veriyoruz.” diye konuştu. TBMM’deki grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır. Onurlu bir barış için insiyatif almaya hazırız.” dedi. HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı ise Meclis'te yaptığı konuşma sonrası sorulan soru üzerine "... kanın akmaması için her türlü yolun meşru dairede denenmesi elbette ki olumludur. Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz" dedi.Sayın Bahçeli’nin "İçeride farklı siyasi fikirlerimiz olabilir ama milli birlik ve beka açısından dışarıya karşı içeride güven verici bir görüntü oluşturmamız lazım. Tehlike büyük, kendi iç cephemizi sağlama almamız lazım. Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, 1000 yıllık kardeşliği daha kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır, olmalıdır. Türkiye'nin sorunu Kürtler değil, terör örgütüdür. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse; o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız ve yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım; yeri gelir vatan için, millet için, bayrak için, ezan için, devlet için başımı uzatır, şehadet şerbetinden tadımlık değil kana kana doyumluk içerim. Türkiye Cumhuriyeti’nin ali menfaatleri uğruna her vasatta temel ve ortak değerler etrafında el ele tutuşmaya, elimi uzatmaya varım ve hazırım," sözleri 22 Ekim’in bir MİLAT olduğunu doğrulamaktadır. Suriye iç savaşı başladığı günden itibaren Suriye ve Irak sahasını sürekli takip eden ayrıca yüzlerce kez bu ülkelere giderek yerinde birçok olaya şahit olmuş biri olarak Sayın Devlet Bahçeli’nin bu çıkışını gönülden ve yürekten destekliyorum. Çünkü ABD uzun yıllardır desteklediği PKK/YPG terör örgütüne Suriye’de bir devlet kurma planlarını çoktan devreye koymuş hatta son aşamasındadır. İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye uyguladığı soykırım halen devam ederken aynı katil devlet; Lübnan, Yemen ve Suriye’ye karşı saldırılarını her gecen gün artırmaktadır. Ayrıca İran’a karşıda suikast yada nokta hedefli saldırılarına devam etmektedir. Irak sahasında ABD üsleri vasıtası ile dönem dönem İran’ın vekil silahlı örgütlerine saldırılar gerçekleştirmektedir. Dört bir yanımızın ateş çemberi olduğu bir dönemde Suriye’de bir teröristan’ın kurulmasını engellemek, Irak’ın kuzeyinde bulunan Süleymaniye şehrinde PKK’nın cirit atmasını engellemek, Kandil ve türevlerindeki alanlardaki dağ kadrolarını devre dışı bırakmak için başlatılan süreç kıymetlidir. Unutmayalım ki dış mihrakların ve içerdeki hainlerin desteği ile komşudaki ateşin ülkemize sıçramasını engellemek hepimizin zorunlu sorumluluğudur. Biliyoruz ki bu yalnızca iktidarın yapabileceği, altından tek başına kalkabileceği bir yük değil. Bu nedenle gelecek güzel günleri arzulayan herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi ve sürecin ilerlemesi için destek sunması gerekiyor.

Dr.İmbat MUĞLU

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri