Mevla’m Neylerse Güzel Eyler
Görünen o ki güzel ülkemde mutlu insanların sayısı her gün biraz daha azalıyor. Bir başka deyişle ülkemdeki mutsuz insanların sayısı gün geçtikçe biraz daha çoğalıyor. Bu durumu ne yazık ki ülkeyi idare edenlerle, idare etmeye talip olanlar el birliğiyle sağlıyorlar. Sonuca iktidarın katkısı ise elbette daha fazla etki ediyor.
Bir ülkenin ekonomisi, siyaseti, sosyal yaşamı ve diplomasisi geriliyorsa ‘o ülke kötü yönetiliyor’ demektir. Daha kötüsü ise bunun farkında olunmaması ve sorunların varacağı yerin bilinmemesidir. Bu durum çoğu kez çözüm becerisini kaybettirir. Çözüm becerisini kaybeden devletlerde keyfilik ve yasa tanımazlık olağan üstü bir hal alır.
Şuan Türkiye’nin hızla bu noktaya doğru sürüklendiğini görüyoruz. Daha iyi bir yönetim arayışları sonunda yüz yıllık parlamenter sistemin yerine getirilen ‘Türkiye’ye Özgü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ise ne yazık ki kötü gidişi durduramamış aksine daha da hızlandırmıştır.
Yeni yönetim sistemi devlet idaresinin olmazsa olmazlarından ‘şeffaflığı, denetlenebilirliği ve en önemlisi hesap verilebilirliği ortadan kaldırmıştır. Ülke yasalarla yönetileceğine kararnamelerle yönetilir hale getirilmiştir. Sistemin karnesi olan makro ekonomik göstergeler, adalet, eğitim, insan hakları ve şeffaflık gibi hususlardaki baş aşağı gidiş durumu hem özetlemekte hem de dramatikleştirmektedir.
Şuan ekonomide yaşanan büyük ve derin krizler olmasına rağmen Sayın Cumhurbaşkanından başlayarak en alt kademedeki iktidar kadrolarının davranışlarından, hal ve hareketlerinden en ufacık bir kabullenme belirtisi göremiyoruz. Bakanlar Kurulunun çalışmalarına bakıldığında enflasyon ve işsizliğin yönetilemez hale geldiğinin kabulü ve bu durumun düzeltilmesine yönelik adımların atıldığını göremiyoruz.
Ülkedeki problemler hızla artıyor. Sorunların büyüklüğünü fark edememek veya kendi kendini kandırarak hiç bir sorun yokmuş gibi davranmak bir işe yaramıyor. Sorunların kaynağıyla yüzleşmeyip, sürekli propaganda maksatlı komplo teorileri uydurmak halktaki ‘iktidarın acil çözüm bekleyen problemleri çözebileceğine’ dair inancın kaybolmasına sebep oluyor.
‘Felaket Yalnız Gelmez’ mealinde çok bilinen bir İngiliz, ‘yılanın başı küçükken ezilmelidir’ mealinde bir Türk atasözü vardır. Binlerce yıllık yaşanmışlıklar sonrasında insanları uyarmak, yaşanacak acılara engel olmak amacıyla bilge kişiler tarafından söylenen ‘atasözleri’ asla yalan söylemez. İktidar kendi halkına acı çektiren tüm uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Aksi takdirde hem kendi yandaşları hem de ülkenin güzel insanları çok zarar görecektir.
Ebet müddet var olmayı, halkını mutlu bir şekilde yaşatmayı kendisine gaye edinen Devletlerde keyfilik olmaz… Adamına göre muamele yapılamaz… Devletin malını sağındaki ve solundaki yandaşlara peşkeş çekmek halk tarafından asla hoş görülmez. Amacı çalıp/çırpıp kaçmak olan iktidarlar ise çalar/çırpar ama yok olur giderler…
Vatandaşının mutluluğu isteniyorsa iktidarıyla, muhalefetiyle siyasiler, kendilerine derhal çeki düzen vermeli, gittikçe yok olan; hukukun üstünlüğü, demokrasi, temel insan hakları, tarafsızlık, şeffaflık, denetlenebilirlik, hesap verme, düşünce hürriyeti gibi olmazsa olmaz uygulamalar hızla yeniden tesis edilmeli, devlet bir hukuk devleti gibi yönetilmelidir. Ülke hiç kimsenin babasının malı değildir…
Kadir Geceniz ve Anneler Gününüz Kutlu Olsun
Hiçbir konuda uzlaşamayan siyasetçiler bizleri canımızdan bezdirseler de Mayıs ayı bir başka güzel. Havalar ısındı, doğa tamamen uyandı. Parklar, bağlar ve bahçeler yeşile boyandı. Kuş cıvıltısı her yanımızı sardı. Duaların kabul olacağı Ramazan’ın son günlerinde bizlerin uyanışı için bol bol dualar edelim. Birlik ve beraberliğimizin pekişmesine olumlu katkı sağlayan özel günlerimizi değerlendirebildiğimiz kadar değerlendirelim:
5 Mayıs Çarşamba; Hıdırellez kutlamaları…8 Mayıs Cumartesi; Kadir Gecesi…9 Mayıs Pazar; Anneler Günü… 13 Mayıs Perşembe; Ramazan Bayramı… 19 Mayıs Çarşamba; Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı…
Daha ne olsun. Dinimiz, Gelenek ve Göreneklerimiz, Ulusumuzun Büyükleri ‘bir birimizi kardeş gibi kucaklaya bilmemiz için’ ortamı hazırlamışlar. Yeter ki birbirimizi sevip, sayalım. Birlik ve beraberliğimizi bozmayalım. O zaman Mevla’m her şeyi güzel eyler…