Mahir Yediler Bizi de Yerler mi?
Bugünkü yazıma mezar taşı ile başlamak istiyorum. Sayın Bakanımız Mahir Ünal bey bu konuda konuştu. Koltuğundan oldu. Bakalım bize ne yapacaklar? Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci, onların avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobancılığa geçmesi ile başlar.
Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir. Bu tarih, atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul edilebilir.
Muş Malazğert'deki Türk tarihine bakmak yeteli ama eski Türk yazıtları, Turan yazıtları - Tarih boyunca Türklerin yaşadığı yerlerde bulunmuş olan yazıtlardır. Yoğunluk olarak Moğolistan, Sibirya ve Orta Asya bölge ve ülkelerde bugüne kadar bulunmuş olan çok sayıda Türkçe yazıt, kurgan (mezar) ve kaya taşlarından oluşmaktadır. Yazıtlar, Turan alfabesi, Orhun alfabesi veya Runik alfabe diye bildiğimiz Türk diline has damgalar ile yazılmıştır.
Türk yazı sistemleri, Türk dilinin bütün tarihî ve çağdaş dönemlerinde kullanılmış olan alfabeleridir. Türklerin en geniş ölçüde kullandığı yazı sistemleri Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve 100 yıldan beri Latin alfabesidir.
Osmanlı İmparatorluğu 650 sene Osmanlıcada kullanılan alfabedeki harf sayısı 36, Arapçada 28 harf, Farsça alfabedeki 35 harf, Rus alfabesinde (Kiril Alfabesi) toplam 33 harf bulunur. İngilizce alfabede sadece 26 harf bulunur. Türkçe alfabedeki harf sayısı 29'dur.
36 harften oluşan 650 Osmanlı, Selçuklu, Büyük Selçuklu, Dulkadiroğlu Beyliği gibi beyliklerin ve Türklerin 1450 yıl öncesinden beri kullandığı bize özel alfabeyi niye değiştirdik?
Biz Türk Milletiyiz, çağ açıp çağ kapayan bir milletiz, geçmişimizle bağlarımızı niye kopardık?
Bu mezar taşındaki yazılar: Arapça veya Farsça değil, Türkçe öz Türkçemizle yazılmış, Türkçe okunmaktadır. Latin alfabesi ile yazıp Türkçe okuduğumuz gibi.
Mezar Taşında Türkçe Yazan Yazı : Tırnova kazasında var olan karyesinde hacı hoca kerimesi safure hatunun ruhuna Fatiha. sene 1330.
Bu İslam'ı kabul etmeden önce de böyleydi. Girdikleri inanç sisteminin her şeyini alırlar ve kendi kültürleriyle bütünleştirmeye çalışırlar. Uygurlar Budist olduklarında dini öğrendikleri Soğdların alfabesini alıp kendi kültürlerine has bir alfabe oluşturdular. Aynı şekilde Karaman Türkleri Hristiyan olduklarında Yunan alfabesiyle Türkçe yazdılar. Müslüman olan Türkler de Arap alfabesini aldılar ve Türkçe yazdılar. Hatta Arap dili ile Türk dili farklı olduğu ve bazı sesleri karşılamadığı için ekleme yaptılar (p, ç, j) gibi, hatta Arapçada sesli harf diye bir şey yoktu. Türkçe de ki sesli harflerin kullanımı için mim, vav, ye harflerini sesli harflerin karşılığı olarak kullandılar.
Yani her şey aslında inançla bağdaşık ama kültürün yaşaması için eklemeler yapılırdı. Yalnız hiçbir Türk devleti veya alimi alfabeyi bilimsel olarak incelemedi.
Alfabenin daha kullanışlı olması için uğraşılmış (noktalama işaretlerinin kullanılması gibi), hatta harekeli hale getirilmiştir. Bunlar aslında Arap alfabesinin Türkçe ile uyumsuz olduğunun göstergesidir.
Öyle sanıldığı gibi bir gecede de alfabe değişmemiştir. (Kaldı ki "alfabe" derken bile eski bir alışkanlığı tekrar ediyoruz. Eskiler okumaya "Elifba" derlerdi. Bakın kelimeler nasıl benziyor) Bu konuda Osmanlı döneminden gelen bir tartışma vardır ve 1927'den itibaren ikili kullanım vardır.
Bir Türk olarak eski Türkçeyi öğrenmek, ecdadıma olan saygıdan ve onların neler yaşadığını araştırmam doğrultusunda asil bir borcumdur.
Bundan dolayı boş tartışmalarla vakit kaybetmek yerine eski Türkçeyi nasıl daha iyi okurum ve okuduğum belgelerden neler öğrenebilirim diye hareket etmek daha uygundur.
Okumanın mantığı aynı : harfleri öğrenirseniz İslam Harfleri ile yazılan Türkçe yazıları rahat okursunuz, Yaz kurslarında bunu değerlendirerek geçmişimizle bağlarımızı kurmalıyız..
İyi günler