Kültürüne yabancı gençlik, İslam’dan uzaklaşıyor.
Kültüründen, köklü medeniyetinden uzaklaşan gençlik, İslam’dan uzaklaşıyor ve hızla deizm bataklığına düşerek kendine en büyük kötülüğü ediyor. Bu kötülüğün farkında olmadığı gibi kendine değer veren Anne, Baba, akraba ve büyüklerine karşı manasız anlamsız bir şekilde cephe alıyor. Ne acıdır ki, Günlük yaşayan bir gençlik var. Hedefsiz, gayesiz, yarınlarından umudu olmayan, günü kurtarmanın peşinde olan gençliğin varlığı bir toplumun, ülkenin geleceğini karartır.
Köklü bir medeniyetimizin varlığından bihaber ne kadar yapancı kalınırsa geleceğimiz karanlığa gidiyor demektir. Bir toplumu dirençli tutmak, ayakta tutmak, gençliğin manevi dinamiklerini canlı tutmak, yarınlarına umutla bakmasını sağlamakla mümkün olur. Umutları kaybolan bir gençlik yok oluş girdabından kendini kurtaramaz. Umutlu olmak bu umutlarında peşinde gayret etmek umutları yeşertecektir. Necip Türk milletinin milli, manevi dinamikleri vardır. İnanç değerlerimizle birlikte diliyle tarihiyle köklü, güçlü bir medeniyetin sahibidir.
Bu değerlerimizden gençliği koparmaya çalışan zihniyetler boş durmuyor. Başıboş idealleri olmayan, günlük yaşayan, yarını düşünmeyen hayal kuramayan gençlik çığ gibi büyüyor. Böyle bir gençlik hayal kuramaz idealleri yoktur. Bir büyüğümüzün ifadeleri mucibince “ büyük hayal kuramayan, büyük işler başaramaz.” Hayalleri olmayanın geleceği yoktur. Ecdadımız âli Osmanlının hedefi de, hayalide büyüktü. Büyük işler büyük hedef ve hayallerle olur. Hedefi olmayanın hayalide olmaz.
Gençlik geçmişinden habersiz, korkunç bir belirsizliğin pençesinde kıvranıyor. Eğitim sistemi geçmişi, ecdadı tanıtmadığı, sevdirmediği müddetçe gençliğin kurtuluşu zordur. Geçmişini tanımayan geleceği inşa edemez. Defalarca yazdım. Yazmaya da devam edeceğim. Derdim var dertliyim…
Geçmişine saygısız, ülküsüz, ne yaptığını bilmeyen belirsizliğin girdabına düşmüş bir toplumun geleceği de belirsiz ve karanlıktır. Bu zifiri karanlıktan kurtaracak değer yargılarına sahip çıkmakla mümkün olacaktır. İnanç, dil, tarih ve medeniyet köklerimize sarıldığımız da zifiri karanlıklarda kandiller yanacaktır. Bin yıl Yüce dinimiz İslam’ın bayraktarlığını yapan ecdadımız toprak alma veya zengin olma gibi bir gayesi yoktu! Tek gayesi İslamiyet’i yeryüzüne hâkim kılma insanlığa adalet ve merhametiyle insanlığın huzur içinde yaşamasını temin etmekti. Bunu da başardı. Gel gör ki, o ecdadın torunları ne halde? İslam’dan uzaklaşarak ahlaki değerlerinden bihaber köklü medeniyetine yabancı değer yargılarından uzak bir hayat yaşama hırsına kapılmış arzu ve istekleri peşinde koşan hırs çarkına kapılmış savrulup gidiyorlar.
Dinine, milletine bayrağına, davasına, ahlaki değerlerine bağlı bir gençliğinde varlığını yok sayamayız.
İşte bu gençlik umutlarımızı her zaman canlı tutmuştur. Tutacaktır. Aziz millet gençliğiyle yeniden bir diriliş muştusunu gönüllere nakşederek, göklere haykırmalıdır. Haykırmalıdır ki, dalga dalga yayılmalı ve mazlum milletlerin zulüm altında inim inim inleyen insanlılık huzur bulsun.
İslami değerlerimizin ışığında eğitim, kültür, tarih ve medeniyet köklerimize sarıldığımızda yeniden dünyaya nizam vereceğiz. Yeni dünya düzeni Türk milletiyle düzen bulacaktır.
Allahü teâla İslam aleminin, necip milletimizin yardımcısı olsun.
Muhabbetlerimle…