KARDEŞLiK
Yazıma bir istatistik bilgi ile başlamak istiyorum:
Japonya da bir insan yılda 25 kitap okuyor, Türkiye de bir kitabı 6 kişi okuyor.
Japonya da 1 günde basılan kitap Türkiye de 1 yılda basılıyor.
Azerbaycan da kitaplar 100 bin tirajla basılıyor, Türkiye de kitap 8-9 bin tiraj arasında
basılıyor.
***
Farklı ırktan, farklı mezhepten, farklı düşüncelere sahip olmamız ayrışma sebebi
olmamalıdır. Kardeşlik hukukunu zedelememelidir
Kardeşlik, kardeşinin gözlerinin derinlemesine bakıp sevgiyi görmek demek. Kalbinin
içindeki sıcaklığı hissetmek o kalplerin birlikte atması demek. Bunun için aynı anadan
doğmaya gerek yok.
Mevlana diyor ki: “Ben dostlarımı ne aklımla, ne de kalbimle severim. Olur ya kalp durur,
akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne unutur.”
Kişi kardeşine ve dostuna küser. Düşman değil. Küsmesi ona değer verdiğini gösterir.
Küsmek bir mesajdır…
Müslümanın esas zenginliği; beraber dua edip, beraber amin dediğimiz kardeşliğimizdir.
Kardeşlik bağı insanlar arasında silah ve mühimmat ile kurulmaz. Allah için edinilen kardeşlik,
dünya içinde ahiret içinde lazımdır.
Fatih Sultan Mehmet çarşıda gezerken yanına bir dilenci gelmiş. Dilenci para isteyince, bir
altın vermiş. Dilenci padişahın verdiği altını az bularak şöyle demiş:
-Bu nasıl olur padişahım ? Ben senin kardeşin olduğum halde, nasıl olurda bana bir altın
verirsin ?
Dilencinin ne demek istediğini tam anlamayan padişah sorar:
-Sen benim nereden kardeşim oluyorsun ?
Dilenci şu açıklamayı yapmış:
-İkimizde Adem ve Havva’dan dünyaya gelmedik mi? Böyle bir durumda kardeş
sayılamaz mıyız?
Padişah gülümsemiş. Bu cevap hoşuna gitmiş. Dilencinin kulağına eğilmiş şöyle demiş:
-Aman alçak sesle söyle. Bu söylediğini diğer kardeşlerimizde işitip gelirse, senin payına bir
altın bile düşmez.
Ülkemizin huzura ihtiyacı var. Kardeşlik hukukuna ihtiyacı var. Ben az diyeyim siz çok
anlayın.