İnsanları Dinden Çıkarıyorlar
Son birkaç video geldi, ağlanacak halimize güldüğümüzü , gülerken imanımızın gittiğini gördüm..
Tiyatro sanatçılarına imam sarığı , cübbesi giydirerek kürsüye çıkarıyorlar sonra her konuda fıkra gibi konuşturarak insanları güldürüyorlar..
Bir soytarı imam olmuş güya : “ Her şeye konuşursunuz, hani Müslümandınız A…. Adamları camiye niye gelmiyorsunuz !” diyor ve camiye gelmeyenlere çok ağır küfürler ediyor ve bunu dinleyenlerde lak lak gülüyorlar..
Hoca tiplemesi ile : Orman yangınlarından tutun, Afganistanlı, Suriyeli ve diğer milletlerle ilgili fıkralar uyduruyorlar..
İstihza... Alay etme... İslam'da alay ve dalga geçmenin hükmü...
İslam dini, İslam’ın simgesi hoca veya din adamı itikadî konularla alay etmenin Allah'a itaati ortadan kaldıracağını, kalpte alayla itaatin bir arada bulunamayacağını ifade ederek istihzanın insanı küfre götüreceğini söylemiştir.
Osmanlı âlimlerinden Bedrürreşîd Muhammed b. İsmâil de inanılması gereken esasları alaya almanın kişinin küfre düşmesine sebep teşkil ettiğini, Sa'deddin et-Teftâzânî ise inanç esaslarıyla alay etmenin aynı zamanda yalanlamak anlamına geleceğinden küfür ve inkâr sayıldığını ifade etmiştir. Bazı âyetlerde Allah'ın da bu alaycılara istihza ile karşılık verdiği bildirilir (el-Bakara 2/15; et-Tevbe 9/79). Müfessirler buradaki istihzayı, Allah'ın bu alaycılara belli bir süre tanıdıktan sonra onları günahlarına denk biçimde cezalandırması, kendilerini gülünç ve aşağılık durumlara düşürmesi şeklinde açıklamışlardır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "hzʾe" md.; Fahreddin er-Râzî, II, 62-64; Kurtubî, I, 225-227). Nitekim Mutaffifîn sûresinde (83/29-36), inkârcılarla müminlerin âhiretteki âkıbetleri karşılaştırılırken vaktiyle dünyada müminleri küçük düşürmek üzere onlarla alay eden inkârcıların gülüşlerine karşı âhirette gülme sırasının müminlere geleceği belirtilmektedir.
Kur'an'da müminlerin, dinlerini alay konusu yapan inkârcıları dost edinmemeleri (el-Mâide 5/57), âyetlerin inkâr edildiği veya alaya alındığı yerleri terketmeleri (en-Nisâ 4/140) emredilmiştir. Bu âyetler, insanların kendi kişilikleri ve onurları kadar inanç ve düşüncelerini de saygın ve dokunulmaz bilip korumaları gerektiğini göstermesi bakımından ilgi çekicidir.
İstihzaya dair âyetlerden anlaşıldığına göre Kur'an insanlarla, onların inanç ve fikirleriyle alay etmeyi, Câhiliye putperestleri gibi zihnen ve ahlâk bakımından gelişmemiş topluluklara has bir davranış olarak değerlendirmiştir. Nitekim Hz. Mûsâ'nın, "Bizi alaya mı alıyorsun?" diyenlere karşı, "Cahiller gibi olmaktan Allah'a sığınırım" cevabını vererek alay etmenin cahillere yakışan bir davranış olduğuna işaret ettiği bildirilir (el-Bakara 2/67). Tefsirlerde bu âyetteki "cehl" kavramı akıllı, soğukkanlı, sabırlı, ağır başlı ve olgun davranışlar ortaya koyan insanların ahlâk zihniyetini ifade eden "hilim" erdeminin zıddı ve hilmin karşıtı olan "sefeh"in eş anlamlısı olarak açıklanmıştır (Taberî, II, 183; Fahreddin er-Râzî, III, 109).
İslâm ahlâk ve muaşeret kurallarının yer aldığı Hucurât sûresinde müslümanlar arasındaki barış ve kardeşliğin önemi vurgulandıktan sonra kardeşlik ve dostluk ilkeleriyle bağdaşmayan, insanların mânevî kişiliğine saygısızlık ifade eden, onur ve haysiyetlerini zedeleyen davranışlar arasında istihzaya da yer verilmektedir. Burada erkek ve kadınların birbirleriyle alay etmeleri kesin bir dille yasaklanmakta, insanları alaya almanın, onlara çeşitli kusurlar isnat etmenin ve çirkin lakaplar takmanın ağır bir günah ve zulüm olduğuna işaret edilmektedir (el-Hucurât 49/9-11). Fahreddin er-Râzî, bu âyetteki istihzanın (suhriyye) "insanın mümin kardeşine yüceltici bir nazarla bakmaması, ona saygısız davranması, mevki ve itibarını küçümsemesi" anlamına geldiğini belirtir (Mefâtîḥu'l-ġayb, XXVIII, 112-113). Gazzâlî, bir kimseyi onun bulunmadığı yerde alaya almanın aynı zamanda gıybet kapsamına gireceğini, Kehf sûresinin 49. âyetinin tefsiriyle ilgili olarak Abdullah b. Abbas'tan nakledilen bir rivayete ve bazı hadislere dayanarak insanlarla alay edip onları küçük düşürmenin, onlara üzüntü vermenin büyük günahlardan sayıldığını belirtir (İḥyâʾ, III, 131). Fahreddin er-Râzî ve Muhammed b. Abdülvehhâb gibi bazı âlimler de istihzayı büyük günahlar arasında göstermişlerdir.