HERŞEY AĞACI SEVMEKLE BAŞLAR
Değerli okuyucularım bu gün sizlere ; ağaç ile insan arasındaki ilişkiyi anlatmak istiyorum.Adamın biri bir ağacın gölgesinde felsefe kitabı okuyormuş.Kafasına bir çok sorular takılmış.Bir ara başını kaldırıp gölgesinde oturduğu ağaca bakar: "Keşke ağaç olsaydım.Hiç düşüncelere dalmazdım." Diye içinden geçirir. Birden ağaç dile gelir:
—Ben düşünmüyorum belki ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki, der.
Adam heyecanla: "Seni dinlemek isterim ."
Ağaç konuşmaya başlar: At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle sana on tane hayat dersi vereceğim. Adam: " Tamam" der.
Ağaç: "Dinle o zaman"
Birinci ders : Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.” “Yaşlı kurda yol öğretilmez.”
İkinci ders: Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlü iken gölgene sığınanlar düşerken baltayı alıp sana koşarlar.
Üçüncü ders : Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdendir. Her zaman dış düşmandan korkmayın. İç düşman daha tehlikelidir. Sizin gibi görünüp size zarar ve hainlik edecek insanlara dikkat edin. Dişleri kıran, pirince en çok benzeyen içindeki beyaz taştır.
Dördüncü ders : “Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir” İnsanı geliştiren ,mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar büyük engellerle karşılaşıp onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri fırsat bilmelisiniz.
Beşinci ders : Bir ağacın kökü ne kadar derinse boyu o kadar yükseğe çıkar. Kökleri zayıf olan büyüklüğü taşıyamaz. Onun için kökünüze sahip çıkmalısınız. Kökünü unutan ya da yok sayan bir ağaç ayakta kalabilir mi? Bir ağaç gücünü gövdesinden değil kökünden alır. Sizin de tarihiniz olmazsa nasıl geleceğiniz olacak? Tarihinizi yok sayar ya da unutursanız nasıl geleceği inşa edebilirsiniz?
Altıncı ders : Ağaç yapraklarıyla gürler. Bir insan da ailesiyle, sosyal çevresiyle güzel olur; onlarla tamamlanır. Onlarla varlığını hissettirir. Onun için sosyal ilişkileriniz önemlidir.
Yedinci ders : Hiç bir ağaç acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırlıca yaparlar. Siz de baharın gelmesini bekliyorsanız görevinizi şamata yapmadan sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.
Sekizinci ders : Meyveli ağacı taşlarlar. Bilgili, becerikli, başarılı insanlara haset eden çok olur. Bir işe yaramayan, niteliksiz, silik insanlar kimsenin umurunda olmazlar. Onun için başarılı insanlar atılacak taşlara mukavemet edemezlerse başarılarını sürdüremezler.
Dokuzuncu ders : Her ağaç kendi toprağında büyür. Ağaç ancak uygun toprağı bulması halinde gelişmesini sürdürür. İnsan yetenekleri de öyledir; ağaç tohumu gibidir. Uygun zemin bulursa gelişir, yoksa çürür gider. Herkes verimli ve faydalı olacağı yerde olmalıdır.
Onuncu ders : Beşikten mezara kadar ağaca muhtaçsınız. Çocukken beşikte, ölünce tabutta bizimle berabersiniz. Bize hep odun gözüyle bakmayın. Biraz da ibret gözüyle bakın. Sözü şöyle bitireyim, insanların kulağına küpe olsun. “Her şey bir ağacı sevmekle başlar.” Bundan sonra bir ağacın yanından geçerken durun ve şarkımızı dinleyin.
Adam ağaca tekrar bakar ve şöyle der:
“ ASLINDA ODUN OLAN BU AĞAÇ DEĞİL BENMİŞİM MEĞERSE.”