HAC VE UMRE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ: KUTSAL YOLCULUĞA LAYIK HAZIRLIK
Rabbimizin nasibiyle hac ve umre ibadetlerini eda etmek, müminler için tarif edilemez bir manevi yolculuktur. Nice kardeşimiz bu mukaddes topraklara kavuştu, kimileri de sefer için hazırlık sürecinde. Ancak bugün, hac ve umre ibadetinin yalnızca bir “yolculuk” olmadığını; ciddi bir eğitim, disiplin ve hazırlık gerektiren bir süreç olduğunu tekrar hatırlatma zorunluluğu doğmuştur.
2004 yılına kadar hacı adayları için tek tip valiz, tek tip ve tek renk kıyafet uygulaması vardı. Bu sayede kalabalıklar içinde Türk hacılarını ayırt etmek kolaydı; düzen ve intizam kendiliğinden sağlanıyordu. Oysa bugün, 72 çeşit kıyafetle hac ve umreye gelinir hale gelindi. Bu çeşitlilik yalnızca bir görünüş farklılığı değil, kalabalık yönetimini zorlaştıran gerçek bir problemdir.
Eğitim Şarttır
Hac ve umre organizasyonlarının nitelikli olabilmesi için, Türkiye’den gelecek tüm hacı ve umreci adaylarına mutlaka eğitim verilmelidir. Bu eğitim yalnızca ibadetin nasıl yapılacağını değil, aynı zamanda günlük davranış kurallarını da içermelidir:
Otobüse binme eğitimi
Uçak içinde doğru davranış eğitimi
Yemek alma ve yemek yeme eğitimi
Kâbe’de tavaf adabı
Otel asansörü kullanma eğitimi
Servis araçlarına binme ve sıra düzeni eğitimi
Bu eğitimler, kalabalığın yönetimi ve hacı adaylarının güvenliği için zorunlu hale gelmiştir. Hatta bu eğitimlerde başarılı olanların kutsal topraklara gönderilmesi, başarısız olanların ise yeniden hazırlanması düşünülmelidir.
Türk Hacıları Örnek Olmalı
Medine ve Mekke sokaklarında yürüyen Türk hacılarını gören herkes,
“İşte Türkler geliyor, disiplinli bir topluluk geliyor.”
diyebilmelidir.
Bu hem ülkemizi temsil açısından önemlidir hem de diğer Müslüman topluluklara örnek teşkil eder. Bunun için kıyafetlerin —en azından renk veya model açısından— belli bir standartta olması, düzeni kolaylaştıracaktır.
Yaşlı ve Bakıma Muhtaçlar Tek Başına Gelmemeli
En büyük sorunlardan biri, her yönüyle yardıma muhtaç hacı adaylarının hiçbir refakatçisi olmadan gönderilmesidir. Sıraya giremiyor, yemek alamıyor, asansöre binemiyor, servislere yaklaşamıyor. Aileleri tarafından “gönderilen” bu kişilerin orada kime emanet edildiği, kimden hizmet alacağı belli değildir.
Bu nedenle:
Yaşlı, engelli veya bakıma ihtiyaç duyan herkes mutlaka refakatçisiyle gelmelidir.
Aksi hâlde hem kendileri zorlanmakta hem de organizasyonlar güç duruma düşmektedir.
İsraf Hatırlatılmalı
Peygamber Efendimiz’in “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz” hadis-i şerifi bu yolculukta her adımda hatırlatılmalıdır. Ne yazık ki israf, yemekhaneden otele, zemzemden eşya tüketimine kadar her noktada karşımıza çıkıyor. Kutsal yolculuk, aynı zamanda nefsi terbiye yoludur; tüketim yarışı değil.
Sonuç
Kutsal topraklara yapılan yolculuk, sabır, düzen, saygı ve ibadet bilinciyle anlam kazanır. Bu bilinç yalnızca orada değil, hazırlık sürecinde de başlar. Daha disiplinli, daha organize, daha bilinçli hacı adayları yetiştirebilirsek; Medine ve Mekke’de Türk hacıları örnek gösterilen bir topluluk hâline gelir.
Bu hem dinimizin emrine hem milletimizin vakarına yakışandır.
Hayırlı Günler Diliyorum