Güle Güle Git Ziya Hoca
Halvetiye tarikatının Şabaniye kolunun kurucusu Pir Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri; ‘Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle olsun’ ve ‘Üzülme, biz bu dünyaya üryan geldik, üryan gideceğiz’ veciz sözleriyle hatırlanır.
Ziya Hocanın Milli Eğitim Bakanı oluşu ve Bakanlıktan ayrılışı da aynen böyle olmuştur. 10. 07. 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk bakanlar kurulu açıklandığında Milli Eğitim Bakanının Ziya Selçuk olmasına istisnasız herkes yürekten sevinmiştir.
Bu sevincin nedeni; Öğretmen kökenli olması, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmış olması, nezaketi, hep güzel ve olumlu konuşması, eğitime insani yaklaşımı, inanılmaz eğitim bilgisi, tarafsız oluşuydu. Sayın Bakanın 3 yıllık Bakanlık döneminde Milli Eğitimde beklenen başarı bir türlü yakalanamadı. Ne kamuoyu nede Sayın Cumhurbaşkanı Milli Eğitimin gidişatından hiç memnun olmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan19. 10. 2020 tarihinde İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada ‘Samimi bir muhasebe ile geçtiğimiz 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum’ diyerek Milli Eğitim Bakanlığının gidişatından memnun olmadığını dile getirmişti.
Özellikle Covid19 süresince Okulların kapalı tutulmasının oluşturduğu rahatsızlık Sayın Bakanın kredisini bitiriyordu. ‘Bir nesli mahvetmek üzereyiz’ başlıklı yazısında Nagehan Alçı, ‘Ocak’ın 11’ine geldik ve neredeyse hiç konuşmadığımız ama konuştuğumuz diğer birçok şeyden çok daha önemli bir meselemiz var: Kapalı olan okullarımız. Türkiye, okullarını en uzun süre kapalı tutan ülkeler listesinde en yukarılarda. Pandemi başladığından yani Mart 2020’den beri -aradaki kısa bir süre belli sınıflar için uygulanan haftada 2 gün modelini saymazsak- milyonlarca öğrenci okula gidemiyor’ diyerek tüm kamuoyunun rahatsızlığına tercüman oluyordu.
Pandemi boyunca hiç okula gitmeyen öğrencilere sınıf geçirildi. Okuma yazma bilmeyen öğrenciler önce birinci sınıftan ikinci sınıfa, sonra ikinci sınıftan üçüncü sınıfa geçirildi. İki yıllık Meslek Yüksek okullarında hiç okula gitmeyen öğrenciler mezun edildi. Bu olayların gerçekleşmesine müsaade eden kişi maalesef Sayın Ziya Selçuk’tu.
Bir başka sıkıntı ise Ziya Selçuk’un eğitim alanında faaliyet gösteren (kardeşinin yönetimindeki) şirketinin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullara 27 milyon liralık mal ve hizmet pazarladığının ortaya çıkmış olmasıydı. Bu ve bunlara benzer başka olumsuzlukların basına sızması ve kamuoyunda konuşulmaya başlaması sonucu Ziya Selçuk Erdoğan'a istifa edebileceği mesajını iletmiş ama takdiri kendilerine bırakmıştı.
Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Yayımladığı kararnamede ‘Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen Prof. Dr. Ziya Selçuk'tan boşalan Milli Eğitim Bakanlığı'na Prof. Dr. Mahmut Özer Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104 üncü ve 106 ncı maddeleri gereğince atanmıştır’ ifadelerine yer vererek Ziya Selçuk’un bakanlık görevine son vermiştir. Tarafımızdan Ziya Selçuk’un görevden alınışına kimsenin üzülmediği gözlenmiştir.
Bundan sonra ne olur? Bu sorunun doğru cevabını bu günden vermek çok kolay bir şey değildir. AK Parti Hükümetleri döneminde uygulanan politikalara bakıldığında derslik yapmanın dışında olumlu hiç bir uygulama bulmak mümkün değildir. Bir başka deyişle ‘Milli Eğitimi Bakanlığını Dindar Gençlik Yetiştirme Merkezi’ haline dönüştürme arzusu değişmedikçe daha çok Bakan değişir.
Durmadan Bakan değişir ama arzu edilen sistem bir türlü kurulamaz. Dindar Gençlik yetiştirme işlerine ‘Diyanet İşleri Başkanlığınca’ devam edilmelidir. Milli Eğitimin Kurumlarında ise bazı öğrencilere meslek, bazı öğrencilere matematik, fen, bilişim, edebiyat, felsefe, sanat, spor, müzik, resim eğitimi verilmelidir. Bazı öğrenciler ise üniversitelere hazırlanmalıdır…
Her fırsata ‘Dershaneleri kapattık’ diyenlere soralım bakalım ‘Şuan Milli Eğitim Bakanlığından onaylı/izinli kaç DERSHANE Üniversite hazırlık faaliyeti sürdürmektedir’ Belki sorunun cevabını verecek bir Allah kulu bulamazlar diyerek cevabı yine biz verelim. Ülke genelinde şuan eski adıyla ‘Dershane’, yeni adıyla ‘Çeşitli Muhtelif Kurslar’ adı altında 6399, ‘Özel Öğretim Kursu’ adı altında ise 2519 dershane üniversite hazırlık faaliyeti sürdürmektedir. Bakan değiştirmekle işler düzelir zannedenlere duyurulur…