Farklı Dünyanın İnsanları
Mekke’de sabah namazının ardından yemekhanede bir köşeye çekilip etrafı dinlemeye koyuldum. Aynı mekânda, aynı sofrada buluşan ama bambaşka dertleri olan insanların sesleri birbirine karışıyordu.
Gençler, “Nereden ucuz telefon alırız?” telaşında.
Orta yaşlılar, memlekette kalan çocuklara ve torunlara götürülecek hediyeliklerin derdinde.
Yaşlılar ise her cümlede hayatın ağırlığını hissettiriyor: “Aman aman… Bir dokun, bin ah işit.”
Tıbbın kayıt altına alabildiği hastalık sayısı tam olarak bilinmese de yaklaşık sekiz bin civarında olduğu, kimilerine göre on bini geçtiği söyleniyor. Her yıl yenileri ekleniyor. Bulaşıcıdan bulaşıcı olmayana, kalıtsaldan fizyolojik olanlara kadar geniş bir yelpaze... En yaygın olanları ise kalp ve damar rahatsızlıkları, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıklar.
Bu gerçeklik umrecilerin sohbetlerine de açıkça yansıyor.
Biri gururla anlatıyor: “Kalbimin iki damarı değişti, benim doktorum süperdi!”
Başka biri bir çanta dolusu ilaçla yaşadığını gösteriyor, yemekhanede sürekli hap yutuyor.
Bir diğeri ise, “Hastane hastane gezdim, derdime çare bulamadım” diye içini döküyor.
İyi ilaç–kötü ilaç, iyi doktor–kötü doktor tartışmaları yaşlıların sofrasında bitmek bilmiyor.
Görünen o ki; herkesin bir derdi var. Umreye gelenler, sevinçlerinin ve heyecanlarının yanında yüklerini, hastalıklarını, dertlerini de beraberinde getirmiş.
Türk umrecilerin ayrı bir hâli daha var: Ucuz telefon peşinde koşmak, torunlara oyuncak seçmek, sağlık mücadelesini abartılı bir özgüvenle yeni tanıştığı kişilere anlatmak, hatta zaman zaman bu konuda üste çıkma isteği…
Bugün 28 Kasım 2025 Cuma. Mekke’de ilk cuma namazımızı kılacağız. Bizden dua isteyenlere dua edecek, dostları hatırlayacağız.
Ayrı Dünyaların insanları tartışa dursun biz dinlemeye devam edelim
Mekke’den herkese hayırlı cumalar diliyorum.