Büyük Fotoğraf Bakmak !
Bugün biz büyük fotoğrafa bakma yerine, küçük fotoğrafın ayrıntıları ile uğraşıyoruz..
Büyük Fotoğrafa baktığımızda :
Türkiye Cumhuriyeti Devleti : 1950-60 arası, 1983-1992 arası, 2002 -2021 Arasında çağ atlayan , sürekli ihracatı artan, halkının gelir seviyesinin sürekli yükseldiği dönem olarak görüyoruz..
Pazar günü : Bir televizyon kanalında yabancı basın, ABD ve AB ülkelerinin gazeteleri ne yazmış onu okuyorlar..
Birinci gündem maddeleri : Taksim Cami, Ayasofya caminin açılması..
İkinci gündem maddeleri : 2023 Seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devirmek için, maddi ve ajanları kanalı ile tam destek verilmesi ana madde..
Türkiye de 10 binlerce cami var, taksime cami yapılmazsa olmaz mı ? diyen ve Haçlı ağızı ile konuşanlar, Sosyal Medya da yazanları görünce konuya girme gereği duydum: Öncelikle belirtelim ki Taksim Camii bugünün konusu değildir. Geçmişi 150 yıla kadar uzanan bir ayakta kalma mücadelesinin, İslam olma ve İslam kalma mücadelesinin bir sembolüdür.
Taksim/Beyoğlu bölgesi Osmanlı döneminde Pera olarak adlandırılan ve gayri müslimlerin yaşadığı bir bölgedir. İçkinin ve sefahatin izin verildiği tek bölge olması dolayısıyla da asırlarca fuhşiyyatın merkezi olarak kalmıştır.
Osmanlı'nın zayıfladığı dönemlerde adeta kurtarılmış bölge olarak yabancı misyonların, casusların ve türlü oluşumların merkezi haline gelmiştir. 18. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşından sonra buraya Ruslar tarafından yaptırılan Ortodoks Kilisesi Müslüman ahalinin büyük tepkisini çekmiştir. Çünkü bölgede pek çok kilise ve sinagog varken Rusların baskıyla kendi kiliselerini inşa etmeleri bir bağımsızlık meselesi haline dönüşmüştür. Tüm bu kilise ve sinagoglara alternatif olarak sadece 1 küçük cami(Ağa Camii) bulunması Müslümanların izzetine dokunmuştur. Bunun üzerine Sultan Abdülhamid tarafından daha o dönemde bölgeye büyük bir cuma camisi yaptırılması planlanmıştır. Bunu duyan batılı ülkeler Osmanlıyı tehdit etmişler ve bu bölgeyi elbirliğiyle sahiplenmişlerdir.
Cami konusu ikinci kez 1952 yılında Adnan Menderes tarafından dile getirilmişse de yine batılıların tehditleriyle geri adım atılmıştır.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal , gündeme taşıdı ama onunda bunu yapmasına imkan verilmedi.. şimdi anladınız mı ? Taksim cami neden bu kadar önemli ve bağımsızlığımızın sembolüdür..
Ayasofya cami açmak çok önemli idi.. oda oldu.. tüm bunları büyük fotoğrafın üstünde görürken, alta iniyorum..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti : Ekonomik olarak büyüyen, sanayi olarak gelişen, Yerli Otomobil, yerli traktör, yerli uçak, yerli füze, İHA-SİHA, Anadolu uçak gemisini yapan bir Türkiye : Teröre verilen 5 bin tır silaha rağmen desten yazıyor..
Kuzey Irak da, Suriye de , Libya da, son olarak Azerbaycan – Karabağ destanını yazan Türkiye içerdekiler görmek istemese de dış basında ciddi gündem maddesi olarak her gün yerini alıyor..
Böyle olunca da : Batı Recep Tayyip Erdoğan gitmesi gerektiğini söylüyor..
Bugün 20 ülkede : Türk askeri var, özellikle Katar da birliğimiz orta doğu dengesini değiştirdi..
Anadolu gemimiz suya indiğinde dünyanın vizyonu değişecek bunu ben bugünden söylemek istiyorum..
Dış düşman yetmiyor gibi: içerdeki siyasi görünümlü düşmanla mücadele dene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, en çok da içerdeki hainlerden çekiyor.
Uluslararası ekonomik saldırı altındayız. Her gün bir oyunla karşı karşıya kalıyoruz. Bu da yetmez gibi bir de : Katar, Kıbrıs, başta olmak üzere , Ülkemizin ve Müslümanların menfaati için, Sudan'ın Sevakin adasında, Somalide, Afrikan'ın ve Balkanların birçok yerindeyiz.
Berezilya, da bir çok yerde : Korona Virüsle ilgili gerekli tetbirleri almadınız ülkeyi kapatmadınız diye hükümette istifa çağırısı yapanları görüyoruz, bizde ise kapanmaya karşı olanları görüyoruz..
Bugün ücretsiz test 55 milyona dayandı.. aşılama 28 milyonu buldu.. Haziran sonuna kadar aşıda 50 milyonu göreceğiz..
Tüm bunlara rağmen : Üstüne bir de içerde ve dışarıda bir sürü terör örgütüne karşı savaş veriyorsun. Canların ve milyarların gidiyor, bir can dünyalara değer genç Mehmetçik toprağa düşüyor ama bunu göremiyorlar..
Lafı fazla uzatmayacağım: Başta merhum başbakan Necmettin Erbakan, Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel(1979) ve Turgut Özal da(1988) Taksim'e cami önerisine sıcak bakmışsa da kendi dönemlerinde batılıların baskısı ve tehditleriyle; içimizdeki İslam düşmanlarının , batının oyuncaklarının baskılarına rağmen . Yine Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde ve Erbakan'ın başbakanlığı döneminde gündeme gelmesine rağmen 28 Şubat darbesi nedeniyle cami yapılamamıştır.
2013 senesinde Taksim Camiini yeniden gündeme alan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına bu kez de aynı bölgede fitili ateşlenen Gezi ayaklanması ile engel olunmaya çalışılmıştır.
Tüm tehditlere ve içeriden/dışarıdan saldırılara rağmen Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 2017 yılında Taksim Camiinin temeli atılmıştır. Gezi tayfası, TÜSİAD, Koç Grubu, DHKP-C, Almanya, ABD, Mason örgütleri ve kimi muhalefet partileri Taksim'e camiye izin vermeyecekleri yönünde açıklama yapmışlardır.
Taksim Camii aradan geçen 150 yılın ardından bugün Taksim Camii tıpkı Ayasofya gibi fethin sembolüdür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Vatan Toprağı İstanbul da Taksim de camii Osmanlının, Sultan Abdülhamid'in, Menderes'in, Demirel'in, Özal'ın, Erbakan'ın bizlere miras bıraktığı ahdidir. Gezi tayfasının Taksim camii protestolarında "İşgal 1453'te başladı" pankartları taşıması işte bu sebepledir. Türkiye düşmanları ne dediğini çok iyi biliyor. Taksim camiinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Sorun bizim, gençlerimizin, yeni nesillerin kısacası Müslümanların yeterince bilgi sahibi olmamasından kaynaklanıyor. Taksim Camii davasını bilenlere, sahiplenenlere ve bugünleri görmemize vesile olanlara selam olsun. Bu yolda hasret çekip vefat edenlerin mekanı cennet olsun.
Büyük Fotoğraf bu iyi bakın
İyi günler..