Babalıktan İstifa Edilir Mi ?
Sabah namazı için Medine Camiine gittim. Sanıyorum 8-9 yaşlarında bir çocuk babası ile sabah namazına gelmiş..
Bundan önce evde uyuyordum: Kara hırsız evdeki kar dolabına girmiş kapağını açmam ile kafama tokmakla vurdu ! uyandım.. ezan okunuyordu, bu da bana bir ikazdı.. hırsızlar imanımızı çalıyor..!
Abdest alıp Medine camine vardım, Sabah namazının sünnetini kıldım cemaati beklemeye başladım..
Kapıdan içeri genç bir baba, oğlunun elinden tutmuş gelmiş..
Hüseyin hocaya : Bu babanın eli de öpülür ayağı da öpülür ! dedim..
İşin doğrusu benim iki oğlan evde yattığı için kendimden utandım..
Edebi- duruşu, asil olan bu çocuk beni o kadar etkiledi ki : Allah herkese böyle evlat versin..
Ben o baba ve oğlunu görünce hem duygulandım.. hem de kendimden utanarak acaba babalıktan istifa etme makamı var mı ? diye kendi kendime sordum..
Fuhuş, zina , ahlaksızlığın kol gezdiği bugünde böyle bir baba !.. ve melek gibi yavrusu..
Birkaç gün önce şahit olduğum bir olay:
Bir Osman ağabeyimiz var iş yerine telefon açtı: “ Öğle namazını kıldınız mı ?.
Karşıdan ne cevap aldı bilemiyorum. Ama şu sözleri beni çok etkiledi..
“ Ben sizinle başta konuştum, ezan okunduğu an vakit namazını kılacaksınız, herkes işi bırakacak namazını kılacak.. önce namaz, ben hiç para kazanmasam da olur, zarar etsem de olur, siz önce namazınızı kılın !” dedi…
Osman gözlerinde çakmak çakmıştı.. Dinin direği namaz diyordu. Bu bana şunu hatırlattı..
Hz. Ali radıyallahü anh efendimiz öyle güzel namaz kılardı ki !.Namaz da iken dünyayı terk ederdi..
Namaz, İslam’ın Kelime-i Şehadet’ten sonra emredilen en önemli ibadetidir. Peygamberimiz (s.a.v), “Namaz dinin direğidir. Kim namazı kılarsa dinini yapmış olur, kim de terkederse dinini yıkmış olur” buyurarak namazın önemine vurgu yapar. Peygamberimiz kendisi mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılar, ashabı da namazda derin huşu duyardı.
Allah’ın Aslanı Hz. Ali acıyı hissetmedi
Sahabe-i Kiram, namaza durdukları zaman kendilerini Allah korkusu ve azameti kaplardı. Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-, abdest alırken rengi değişirdi. Biri:
- Niye böyle oluyorsun? diye sorunca Hazret-i Hasan (r.a)
“Azametli, mutlak kudret sahibi, her istediğini derhal yapan bir sultanın huzuruna dikilme zamanı gelmiştir.” Nasıl durayım ? derdi.
Bir savaşta : Hz. Ali (r.a)’nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı. Çıkarmak için uğraşılmış da çıkarılamamıştı, çok acı veri veriyordu. Hz. Ali’inin namaza durmasına ve okun bu arada çıkarılmasına karar verildi. Hz.Ali secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar. Namazı bitirince etrafına bakınarak “oku çıkardınız mı?” diye soran Hz. Ali’ye Oradakiler ‘çoktan çıkardık’ dediler.
Cansız direk gibi dururdu
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahü anh- namazını hûşu ve kalp huzuru ile kılardı. Öyle ki namazda duruşları esnasında adeta bir cansız direk gibiydi.
Namaz bu kadar önemli olduğunu bir kere daha hafızamdan geçirirken, Yakup hocam imamete geçmiş , Hüseyin hocam kametliyordu..
Bize kalkıp Sabah namazını kılmak düştü.. Hz. Ali Radıyallahü ana bacağındaki okun sancısı yanında binim diz kapaklarımda ki arı hiç kalır dedim ve bende ayağa kalktım..
Camilerde genç görmek, hele sabah mamazı çocuk görmek nerede ise imkansız hale geldiği bugün : bu babanın eli öpülür..
Melek gibi yavrunun da eli öpülür, ama biz babalıktan istifa ede bilimiyiz bilemiyorum. Böyle bir makam varsa istifa dilekçemi vermeye hazırım..
İyi günler..