Aylardan, Alparslan!
Yazı başlığımızı okuyunca Alparslan ayı nereden icap etti diye merak edenlerimiz olmuş mudur? Ağustos ayı Türk tarihinde önemli bir yeri olan aydır. En önemlisi de 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesidir. Sultan Alparslan’ın inanç, azim ve ruh bütünlüğü ile kazanılan zafer…
Yazı başlığımızın hususuna gelecek olursak; yılların gazetecisi, güçlü kalem Türkiye Gazetesi yazarı Rahim Er beyefendinin muazzam teklifi Ağustos ayını önemine binaen Alparslan ayı olarak analım, kutlayalım ifadeleri muazzam ve sevdalı bir gönülden sadırdan satırlara akan bu ifadeleri okurken dahi heyecanlandım.
Çokta güzel olur yerinde ve mana yüklü bir teklifin kabul görmesini canıgönülden arzu ve temenni ediyorum. Rahim Er bey’in bu güzel teklifini gönülden destekliyorum. Hürmet, şükran ve muhabbetlerimi arz ederken bir güzel ifadelerini de paylaşmaktan bahtiyar olacağım. Ağustos ayı için “ Bu güzel ayı yabancılıktan kurtarıp Sultan Alparslan’ın adından ötürü ona, bu aya “Alparslan” dememiz bir roma Sezarını anmaktan çok daha isabetli ve biz evlatlarına yakışır vefa olacaktır.”
Ağustos ayı Türk’ün tarihinde nice zaferlerin kazanıldığı bir aydır. Büyük Sultan Alparslan’ın Malazgirt zaferi İman, inanç ve azminin nihayetinde 26 Ağustos 1071 de Sultan Muhammed Alparslan komutasındaki 50 bin inanmış kişi Bizans İmparatoru Diyojen komutasındaki 200 bin kişilik orduyu hezimete uğratmış Malazgirt ovasında yenmiştir.
Bu büyük zafer bir ruhun dirilişidir. Bu diriliş Anadolu kapılarını Türk’ün yurdu olması yolunu açmış ve temelini atmıştır. Malazgirt zaferinin bir ruhu vardır. Sultan Alparslan bu ruhun mihenk taşı ve bu ruhu ayağa kaldırarak kendinden kat be kat fazla olan Diyojen’in komutasındaki Bizans ordusuna mağlup etmiştir. Sultan Alparslan’ın Malazgirt zaferi ruhunu anlamak ve aynı ruh ile Kızılelma davası için bir olmak ruhu canlı tutmak elzemdir. Alparslan ile kazanılan Malazgirt zaferi İslam’ın küffara karşı alınan büyük bir zaferidir.
Bizi biz yapan ruh Alparslan’ın, Malazgirt zaferidir. Kudüs için uykusunu yitiren Kudüs esarette iken nasıl uyuyayım diyen, esareti dert edinen Selahattin Eyyubi’nin kudüs’ü fethi, Hadis-i şerife mazhar olmak, kutlu müjdeye kavuşmak ve İstanbul için yanıp tutuşan gemileri karada yürüten Fatih Sultan Muhammed Han’ın ruhudur. İşte bu ruh İslam’ın ruhudur.
Yüce dinimiz İslamiyet’in değerleri, idealleri, gayesi ve medeniyet kökleridir. Manevi değerlerimizin ülküsünü anlayamayan bu ruhu anlayamaz. İslami akidelere bağlı bu ruhu yaşayamıyorsak, yaşatamıyorsak biz bir hiç oluruz. Hiç olmamak için bu ruhu canlı tutup, yaşamak ve yaşatmak zorundayız.
Kök ve dallar bir bütündür. Ruhun bütünlüğü de böyledir. Farklılık gösterdiğinde sıkıntı geliyorum der ve gelir. Alparslan’ın ordunun başında bulunması, inancı ve adanmışlığı beyaz elbisesini kefenliği olarak görmesi, şahadeti mutluluk ve huzurla karşılayacağını haykırması orduyu daha düzenli bir hale getirmiş ve istenilen ruha büründürmüştür. İş o ruh bütünlüğü ile zafer müyesser olmuştur. Malazgirt Zaferi İslam tarihi açısından da önemli bir yeri vardır. Malazgirt öyle bir ruhun dirilişi ki insanlığın da umudu olmuştur.
Sultan Alparslan Ehl-i sünnet ruhuna bürünmüş, ihlâslı, adaletli, donanımlı, merhametli, ahlaki değerleriyle mücessem ufuk insandı. Malazgirt ruhu Ehl-i sünnet akaidinin ve gelecek bin yılın yönünü, tarihini şekillendirecek Anadolu kapılarının açıldığı kutlu bir zaferdir.
İslam âleminin ehl-i sünnet ışığında nice kutlu zaferlerin muştusunu yaşamak temenni ve duasıyla…
Muhabbetlerimle