Akpınar’ı Dinlerken !
Gazeteci buluttan nem kapan, dumandan yangın haberi çıkaran kişidir.. Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Mehmet Akpınar başkan ile 3 hafta dan beri guruplar halinde Gazetecilerle sohbet toplantısı yapıyoruz..
Bu Salı günü sabah saat 08 30 da heyecan parkında bir araya geliyoruz Mehmet Akpınar başkanda tarihi sözler tespitler var ki bize ilham kaynağı oluyor..
Seçim öncesi , Başkan Mehmet Akpınar : Necati Okay başkan için : çarşıya çıkmadı , esnaf ziyareti yapmadı, istişare toplantısı yapmadığını sürekli dile getirdiler..
Bizde Her gün bir istişare toplantısı yapıyoruz, Salı Günleri Basın ile başlıyor , çarşıda esnaf ziyareti yapıyoruz , mahallelerde muhtarlarımız mahalle sakinleri ile toplantı yapıyoruz, ama sosyal medya da : Esnaf ziyaretimiz suç oluyor, istişare toplantımız suç oluyor, kırsal mahalleye hizmet yapmamız eleştiriliyor,” diyerek söze başladı.
Benim aklıma ise Nasrettin Hoca işi geldi..
Hocaya : Böyle eşek mi olur kuyruğu yere değiyor demişler.. Hoca da Eşeğin kuyruğunu bir bölümünü kesmiş: kimi uzun , kimi kısa diye eleştirmeye başlamış hoca ise : Eşeğin kuyruğunu söyleyenlere bakıp kesme ; kimi uzun der, kimi kısa mesele bu !.. sen bildiğin gibi yapacaksın ! Diyerek yürümüş gitmiş..
Neyse buradan başladım Nasrettin hoca dan gideyim bugün:
Nasrettin hoca : Sabahın ilk aydınlığında, eşeği de alıp yola çıkmışlar. Köy, hayvan pazarına bir hayli uzakmış. Nasreddin Hoca;
Köylü tanıdık hocayı görünce : “Oh, maşallah!” demiş. “Nasreddin Hoca eşeğe binmiş, yanındaki hanımını da yaya yürütüyor. Ne ayıp, ne ayıp!” “Adamlar haklı.” demiş. “Gel hanım, ben ineyim, eşeğe sen bin!” demiş.. İnmiş eşekten, hanımını bindirmiş. Yolda giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. Hep bir ağızdan;
Hocanın genç hanımı eşek sırtında, çocuk ve hoca yaya olur mu ? Hakikaten haklılar.” demiş hocanın hanımı eşekten iner bu defa çocuğu bindirirler..
Bunu gören köylüler:
Yaşlı hoca ve annesi yayan yürüyor , bir karış çocuk eşeğe binmiş olur mu böyle iş hocam derler..
Nasrettin Hoca : Ortaklaşa böyle bir karar vermişler, çocuk, hanımı ve kendi eşeğe biner binip yola düşmüşler yeniden. Gittikçe gittikçe yine başka köylülerle karşılaşmışlar. Muhtar olanı;
“Nasreddin Hocam! Pes doğrusu size!” demiş. “Sizde hiç insaf, hiç insanlık yok mu? Bu zavallı hayvana hanımın çocuğun sen biniyorsun demiş.. hep birden binmeye utanmıyor musunuz?” Bir de hoca olacaksın!” demiş. Nasreddin Hoca ve hanımı durmuşlar, düşünmüşler.
“Bu nasıl şey böyle?” demiş. Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz hocam? Eşek varken insanlar yayan gider mi? Akıl karı değil. Bunu yapsa yapsa ancak eşekler yapar.”
“Doğru!” demiş Nasreddin Hoca, “Ben de eşeğim, oğlum da. Eşekliğimiz, her önümüze çıkanın dediğini dinleyip yerine getirmemizden kaynaklanıyor. Ama bundan böyle asla! Kim ne derse desin umurumuzda değil. Doğru da olsa, eğri de olsa kendi bildiğimiz doğrudan şaşmayacağız.”
Diyeceğim şu ki günümüzde artık doğruluk, eğrilik de beğeni gibi görece oldu çıktı. Herkesin doğrusu eğrisi farklı, ne kadar adam varsa o kadar doğruluk, eğrilik var. En iyisi, herkes kendi sağduyusuna göre kendi aklına göre davranıp kendi doğrusunu bulmalı.
Ama İstişare etmek önemli, yol imamı , rehber seçmek çok önemli.. ortak aklı kullanmak , doğru olanı yapmak önemli..
Köyün girişinde Hoca Nesrettin : Eşeği almış sırtına, koyulmuşlar yola. Azıcık ilerlemişler, biraz sonra karşılarına köyden bir kaç tanıdık çıkmış. Nasreddin Hoca’nın bu durumuna hayret etmişler, akıl sır erdirememişler.
“Yahu hocam, delirdiniz mi?” demişler. “Hiç insan, sırtında eşek taşır mı? Neden böyle bir şey yaptınız! Bizim bildiğimiz, insan eşeği değil eşek insanı taşır.”
Nasreddin Hoca durmuş düşünmüş;
“Doğru.” demiş ve ilave etmiş, yıllardır bu eşek bizi taşıdı bugünde biz ailecek eşeği taşıyoruz,” diyerek son noktayı koymuş..
iyi günler