ADİL OLMAK
İnsan nefsi her zaman kendi menfaatini düşünür. Bu insanlığın yaratılışında olan bir şey. Bu biz inanan insanlar için bir imtihan sorusudur. Nefsin arzularına uydun mu imtihanı büyük ölçekte kaybediyorsun. O bakımdan nefsini öne çekip, bencil davranmak, kibirli olmak tehlike arz eder.
Müslümanların elinde bu hususta çok ciddi bir rehber var. Kuran ve onu insanlığa sunan bir peygamber var.
Bizim şu anda içinde yaşadığımız toplum olarak eksiğimiz var. İnandığımız değerlere sahip çıkıp okumadığımız için nasıl davranacağımızı bilmiyoruz. En kestirme yol olarak nefsimizin isteklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. O zaman başkalarının hakkını, hukukunu ve sınırlarını göremiyoruz.
Kendimize ait olmayan şeyleri elde etmeye çalışıyoruz. Kıskanç olduğumuz için muhatabımızı öldürmeye çalışıyoruz. Nefsimizin isteklerini yerine getirmek için yalan söylüyoruz. Kandırıyoruz. Aldatmaya çalışıyoruz.
Tüm değerlerimiz alt üst olmuş durumda . Ana baba hukuku bir tarafa bırakılmış. Yaşlı genç değerler önemsenmiyor. Bütün bunların ana sebebi inandığımız dinimizin eğitimini alamamaktan ileri gelmektedir. Yani okumuyoruz. Yada okuduğumuzu anlamıyoruz.
Allah insanlara gönderdiği bir ayette “Ey iman edenler Haktan ayrılmayan, adaleti yerine getirmeye çalışan hakimlerden ve Allah için doğru söyleyen insanlardan olun. Velev ki şahitliğiniz kendinizin yahut anne ve babanızla akrabalarınızın aleyhine olsun. Ve ister üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun. Allah ikisine de sizden daha yakındır. Durumlarını sizden daha iyi bilicidir. Onun için siz Haktan dönüp nefsin arzusuna uymayın. Eğer adalet üzere hüküm vermekten ,şahitliğinizde doğru söylemekten dilinizi bükerseniz ,yüz çevirirseniz şüphe yok ki Allah yaptığınızdan haberdardır”
Allah zengin ve fakiri bilir. Onların durumu sizi doğru söylemekten alıkoymasın. Hakkı olduğu gibi söylemekten çekinmeyin . Bu ne demek. Doğruyu söylemek toplumu güçlendirir. Adaletli kararlar, samimi şahitlikler topluma güven verir. İnsan nefsine ve hevesine uyarak kıskançlık eder, yalan söylerse ruhu kararır. Gecesi gündüzü belirsiz olur. Yalan söylediği ve haksız karar verdiği için yaşadığı müddetçe ızdırap çeker. Ailesi, çocukları için yüz karası olur. Yedikleri haram olur. Kısaca mutsuz olur. Ayrıca öldükten sonra da ceza çekeceği Kuranda işaret ediliyor.
Adil olmak, doğru söz söylemek, şahitlikte gerçekleri söylemek insanları huzura kavuşturur. Başkalarının hakkını çalan, yalan söyleyen mutlu bir güne kavuşamaz.