Reis Hangi Dilden Konuşuyor?

Erdoğan : Rahmetli Aliya İzzetbegoviç'in şu sözünü hatırlattı:"Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir."

Reis Hangi Dilden Konuşuyor?
Türkçe mi? Sanmıyorum.
İngilizce? Belki bir ihtimal.
Arapça? Olabilir.
Dünya dillerinin tümü? Belki de!

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
"Her kim millete tepeden bakıyorsa; inancıyla, örtüsüyle, âdetiyle, kıyafetiyle, konuşmasıyla insanları küçümsüyorsa, o bizden değildir," diyerek bu tür yaklaşımları açıkça reddeden güçlü bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanımız net konuştu, dili Türkçe idi. Peki, Ak Parti içindekiler neden anlamıyor?

Erdoğan dedi ki:
"Her kim bu milleti kökeni, hayat tarzı üzerinden bölüyorsa, insanlarımızı kutuplaştırıyorsa, aynı şekilde o da bizden değildir."

Daha da net bir şekilde ifade etti:
"Gurur ve kibir abidesi olanların partimizde yeri yok! Derhal partimizden ayrılsınlar."
Ama dinleyeni var mı? Ya da anlayanı? Bu dili anlayabilen kimse var mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Şunu tüm teşkilatımızın bilmesini istiyorum: Bizim hayatımız, köksüz taklitçilerle, devleti ve milleti kene gibi sömüren asalaklarla mücadeleyle geçti," diyerek önemli bir mesaj verdi.
Peki, bugün Ak Parti içinde Ak Partili gibi görünen asalaklara ve çıkarcılara ne demeli? Onlar Ak Parti adına konuşurken bile aslında sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar.

Erdoğan şöyle devam etti:
"Bizim hayatımız, kendini milletten ve millî iradeden üstün gören kibir kulelerini yere sermekle geçti.
Bizim hayatımız, halka rağmen halkçılık yapan jakobenlere hadlerini bildirmekle geçti.
Son nefesimize kadar da bu duruşumuzu bozmayacağız."

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç'in şu sözünü hatırlattı:
"Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir."

Bu ne büyük bir söz! Bugün Ak Parti içindeki "AKP'liler," işte tam da bu nedenle, düşmana benzedikleri için partinin zarar görmesine neden oluyor.

2002 yılında Kahramanmaraş’ta yüzde 83 oyla büyük bir zafer kazanan Ak Parti, bugün "AKP’liler" yüzünden belediyelerini, milletvekillerini ve halkın desteğini kaybediyor. Onlar da İzzetbegoviç’in dediği gibi, "Düşmana benzedikleri" için bu kayıplar yaşanıyor.

Bugün yolsuzluklar ve ahlaksızlıklar diz boyu. Erdoğan ise şu uyarıyı yapıyor:
"Unutmayınız, siyasetteki yarış sandıkta oyunuz azalınca değil, mücadele ettiklerinizin karakterine bürününce kaybedilir.
AK Parti olarak biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Şayet içimizde rotasını yitirenler, istikametini şaşıranlar varsa, onları behemehâl hak yola, davamızın dairesine, medeniyet mücadelemizin saflarına çekerek yeniden kazanacak ve kucaklayacağız."

Ancak soru şu:
Gurur ve kibir abidelerini nasıl yıkacağız, Sayın Cumhurbaşkanım?

Bir teker geri dönmeye başladı gibi. Ama frene basılacak mı, yoksa kırmızı ışık yanmıyor mu? Fren lambası bozuk mu, bilmiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan siyaseti, "Gönüllere girme seferberliği" olarak tanımlıyor ve şu mesajı veriyor:
"Siyasette başarının yolu, insan kaybetmekten değil, insan kazanmaktan geçer. Ayrışarak değil, birleşerek büyüyeceğiz. Öteleyerek değil, saflarımıza katarak güçleneceğiz. Kaybedecek tek bir insanımız, tek bir vatandaşımız, tek bir arkadaşımız yoktur."

Ancak bu güzel konuşmalar tabana inmiyor. Sahada uygulamada bunu göremiyoruz. Lider farklı bir dil konuşuyor, taban ise başka bir dili anlıyor. Burada ciddi bir dil sorunu var gibi.

Son söz: Dost acı söyler. Bizden uyarmasıdır.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Belediye Haberleri