Türk Kadını
Türk Kadınlar Birliği Kahramanmaraş Şube Başkanı Nevhiz Erayman
ASIRLIK MÜCADE
ONİKİŞUBAT / Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesinde bulunan Türk Kadınlar Birliği Kahramanmaraş Şube Başkanı Nevhiz Erayman ve yönetim kurulu Basın mensupları ile bir araya gelerek bir asırdır verilen mücadeleyi anlattı.
98 yıl önce Ankara da kurulan Türk Kadınlar Birliğinin tarihi sürecini anlattı.
Nevhiz Erayman : 1923 yılında Nezihe Muhiddin ve arkadaşları tarafından kurulmak üzere başvurusu yapılan “Kadınlar Halk Fırkası”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasal partisi olarak tarihe geçmiştir. Ancak kadınların henüz siyasal hakları olmadığı gerekçesi ile Kadınlar Halk Fırkasının kuruluşuna izin verilmemiştir. Bunun üzerine 7 Şubat 1924 tarihinde Türk Kadınlar Birliği adıyla dernek kurarak, kadının siyasal ve toplumsal eşitliği için çalışmışlardır.
Anadolu kadını 3 Nisan 1930’da belediyelerde, 26 Ekim 1933’te muhtarlık ve köy ihtiyar heyetlerinde, 5 Aralık 1934 yılında Anayasamızda ve seçim kanunumuzda yapılan değişiklikler sayesinde, milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdir. Bundan sonra ilk olarak belediye ve muhtarlık seçimlerine katılan kadınlarımız, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. Dönem seçimlerinde 17 kadın milletvekili ile Mecliste yer almıştır. 1936 Yılında yapılan ara seçimlerle birlikte bu sayı 18’e yükselmiştir.
1935 Yılındaki kadın milletvekillerinin oranı %4,5 dir. Bugün ise bu oran %17,35’e yükselse de aradan geçen 87 yıl boyunca %12,5’lik artış cinsiyet ayrımcılığından toplumca sınıfta kaldığımızın göstergesidir. Bu durumu biraz daha netleştirmek adına yerel yönetimlerdeki kadın muhtarların tüm muhtarlar içindeki oranının %2,22 olduğunu da belirtmek istiyoruz.
Unutulmamalıdır ki Türk Kadını bu hakkını kazanmak için asırlardır mücadele vermiştir. Öncü kadınların tarihsel süreçte verdikleri mücadeleyi bilmeden, bugünün kadın hareketleri ve hak arayışını anlamlandırmak oldukça zordur. Çünkü bir insan olarak yanlışlığa ve haksızlığa dur demek lütuf değil görevdir. Kadınlar cinsel kimlikleri ile değil insan olma onuruna dayanarak bu hak arayışı mücadelesine, eşitliğe ulaşıncaya kadar devam edeceklerdir.
Bugün İçinde yaşadığımız toplumda, söz sahibi olma hakkını elde etmiş vatandaşlar olarak yaşasak da yönetim mekanizmalarında ve iş hayatında yeterli sayıda kadın görememek geçmişten gelen “saçı uzun aklı kısa” “evinde otursun çocuk baksın” anlayışının çok fazla değişmediğinin göstergesidir. Oysa 183 yıl öncesinde olduğu gibi toplumun menfaatine hiçbir şekilde yaramayan, sorunlara çözüm olmayan bu düşünceyi terk etmenin gerekliliği açıktır. Nüfusun %49,9 unu oluşturan kadınların, seçilmişler arasındaki oranı %20’ye bile ulaşamamışken, şiddetin her türlüsüyle ve özellikle psikolojik şiddetle mücadelede kolektif bilinç oluşturmaktan da söz edilemez.
Öncü kadınların mücadelesini haklı bulan ve haklarını elde etmelerine destek olan başta Mustafa Kemal Atatürk ve kadına insan gözüyle bakan, kadınının insan hakları mücadelesine destek veren tüm erkeklere ve en önemlisi öncü kadınlara, kadın atalarımıza sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. “ dedi.