Kaza mı ? cinayet mi ?
Kaza değil cinayet. Alkollü sürücü serbest. Karakoyun Ailesi adalet arıyor.
Küresel Gazeteciler Konseyi Tunceli il Temsilcisi ve Tunceli EMEK Gazetesi sahibi Hüsniye Karakoyun’un ağabeyi Haşim Karakoyun İzmir’de aşırı alkollü sürücünün kullandığı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Alkollü sürücünün serbest bırakılması aileyi isyan ettirdi.
İzmir’de meydana gelen kazada; Haşim Karakoyun motorla seyir halindeyken Koray Tan ve Mehmet Ali Tan’ın içinde bulunduğu hafif ticari araç arkadan çarptı. Vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri Haşim Karakoyun’un hayatını kaybettiğini belirledi.
Olaydan sonra gözaltına alınan Bitlis nüfusuna kayıtlı oldukları öğrenilen Mehmet Ali Tan ile Koray Tan’ın alkollü oldukları ve emniyetteki ifadelerinde birbirlerini suçladıkları öğrenildi. Kuzen olan 2 şahsın ifadelerinde araç kiralayarak alkol aldıklarını beyan ettikleri, yapılan kan tahlillerinde de yüksek promil alkol tespit edildiği öğrenildi. 13 ve 15 yaşlarında 2 kız evladı olan Haşim Karakoyun’un cinayet gibi kazayla vefatı Tunceli’de büyük üzüntüye yolaçtı.
KGK İl temsilcisi Hüsniye Karakoyun, sakinleştiricilerle ayakta durmaya çalışırken, ağabeyinin ölümünü “Bu bir kaza değil, cinayettir. Alkol almış 2 kişinin bilerek, keyfi olarak genç yaşında bir insanı katlettiği bu olay, kaza olarak nitelendirilemez. Olaydan sonra alınan ifadelerinde alkol aldıklarını beyan eden bu şahıslar, aracı kullanma konusunda birbirlerini suçlamış, her ikisi de aracı ötekinin kullandığını öne sürmüştür. Düşünün ki, 3 şeritli boş bir yolda zikzaklar çizerek kameralara yansıyan bu şahısların aracı, abimin tamamen yolun en sağından ve kendi şeridinde ilerlerken gelip çarpıyor, o kadar güçlü vuruyorlar ki motora, abimin kullandığı motor yaklaşık 200 metre sürüklenerek yanıyor. Aracın sağ tarafı da yanmış. Bunu kaza olarak nitelendirmek, bu tür adamları cesaretlendirir.
Biz canımızı toprağa teslim ettik. 2 kız çocuğu babasız kaldı. Şu hayattaki en güzel babalardan biriydi üstelik. Kız evlatlarıyla kurduğu babalık ilişkisi onu tanıyan herkesin gıpta ettiği türdendi. Su altı sporlarında çok sayıda ödülleri ve madalyaları olan bu kız evlatları babasız bırakan, bizi ağabeysiz bırakan, annemizi evladından ayıran bu olayda canımızı daha da yakan ise biz daha canımızı toprağa teslim etmeden bu şahısların tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldıklarını öğrenmek oldu. Alkol daha kanlarından çıkmadan dışarı salıverilmişler. Bu şahıslar, adam öldürdü. Cinayet işledi. Katil bunlar. Hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerini açıklayacak ne olabilir ki? Şimdi; bu olayda gösterdi ki, ülkede vatandaşı acılarıyla başbaşa bırakan bir adalet mekanizması var. Onlar günlük hayatlarına devam edecek. İşlerine gidecek, çocukları babalarıyla zaman geçirecek. Ticaretlerini yapacaklar.
Madem bu 2 katil yaşamlarını hiçbir şey olmamış gibi sürdürecek, biz adalet için ne yapmalıyız? Bu ülkenin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sesleniyorum: ‘Bizden canımızı alan bu adamların dışarda olmalarını nasıl açıklıyorsunuz? Adam öldürdüler. 40 gün dahi içerde kalmadan yaptıklarının ağırlığını duyumsamadan, cinayetleriyle vicdan muhasebesine girmeden neden bırakıldı bunlar? Bize kaybettiğimiz canımızın hesabını adalet versin o zaman…O katillerin dışarda olması bizi daha derinden yaraladı. Vatandaşı kendi adaletini kendisi uygulayacak mecraya mı çekmeye çalışıyorsunuz? Birileri bizden aldığı canın hesabını vermeli.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.