DOÇ. DR. YÜCEL YÜKSEL, A PARA CANLI YAYININA KONUK OLDU
SANKO ÜNİVERSİTESİ GENEL CERRAHİ ABD / ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. YÜKSEL: “CANLI VERİCİLİ ORGAN NAKİLLERİNDE TÜRKİYE DÜNYADA İLK SIRADA, KADAVRA NAKİLLERİNDE İSE SON SIRALARDA YER ALIYOR”
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı / Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Yücel Yüksel, A Para’da canlı yayınlanan “Her Şeyi Konuşalım” Programı’nda Cemil Barlas’ın konuğu oldu.
Doç. Dr. Yücel Yüksel, SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi’nde başarıyla gerçekleştirdikleri organ nakil ameliyatları konusunda bilgiler paylaştı.
Organ naklinin canlıdan ve kadavradan bağışlarla yapıldığını belirten Doç. Dr. Yüksel, “Her iki bağışın da farklı avantajları bulunmaktadır. Canlı vericili organ nakillerinde Türkiye nüfus oranlarına göre dünyada ilk sırada yer alırken, kadavra nakillerinde ise son sıralarda bulunuyor” dedi.
Organ nakil cerrahisinin belirli bir uzmanlık gerektirdiğinin altını çizen Doç. Dr. Yüksel, “Organ nakli yapabilmemiz için en çok ihtiyacımız olan şey gerek canlıdan gerekse kadavradan bağış yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
Kadavra bağışının az olmasının temelinde yanlış bilinen dini nedenlerin bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Yüksel, şöyle devam etti:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ bağışına destek olan açıklamaları var. Kadavra bağışıyla çoğu zaman birden fazla kişiye yeniden yaşama şansı veriyorsunuz. Yaşama yeniden tutunan kişi de yaşadığı sürece bağışçısını unutmadığı gibi sürekli dua ediyor. Hatta böbrek nakli bekleyen hastalarımızdan birinin kadavra bağışından sonra ikiz bebeği oldu. Sadece bir kişiye değil, üç kişiye birden yaşama şansı verilmiş oldu.”
BAŞARILI VE PROFESYONEL BİR EKİBE SAHİBİZ
Başarılı ve profesyonel bir ekiple, gerekli alt yapı ve teknik donanıma sahip SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde karaciğer ve böbrek nakillerini başarıyla gerçekleştirdiklerini anlatan Doç. Dr. Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Canlı nakillerde organ bağışçısı olarak ameliyata aldığınız donör tamamen sağlıklı birey ve sevdiği ya da yakını olan hastanın hayatını kurtarmak için bunu kabul ediyor. İlk kural bağışçının zarar görmemesi. Bu nedenle donörü ameliyata almadan önce pek çok tetkik yaparak zarar görmesini engelliyoruz. Çok dikkat ediyoruz.
Organ bağışçısıyla, alıcısını aynı anda ameliyata alıyoruz. Alıcı hastamız hazır olduğunda böbrek bağışçımızdan organı tamamen laparoskopik dediğimiz kapalı yöntemle alarak, en az kesiyle ameliyatı yapıyor, ayağa kalkış sürecini hızlandırıyoruz. Uzun zamandır yaptığımız yöntem olduğu için bu konuda hiçbir sorun yaşamıyoruz.”
NAKİL OLMAYA GETİREN EN BÜYÜK ETMENLER
Bireylerin böbrek nakli olmasına neden olan en büyük etmenlerin, hipertansiyon, diyabet ve obezite olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yüksel, nakle giden yolda dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Tansiyon ve diyabet genetik miras olsa da düzenli kullanılacak ilaçlar, fiziksel aktivite çok önemli. Bunlara dikkat ederek obeziteyle de mücadele edilebilir.
Karaciğer nakline sürükleyen en büyük faktör ise karaciğer yağlanması. Diyet ve sporla karaciğer yağlanmasıyla mücadele şansınız var. Ama belli bir noktadan sonra siroza dönüşmüşse, nakil bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkıyor.
Karaciğer kendini yenileyen ve büyüyen bir organ olduğu için yüzde 40 kadar bir kısmını alıp, nakledebiliyoruz. Geri kalan yüzde 60’lık kısım bir süre sonra kendini yenileyip tekrar büyüyor.
Vücudumuzda bulunan iki böbrekten şayet her ikisi de sağlıklıysa birini naklederek, kalan böbrekle hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyoruz. Burada önemli olan organ bağışı konusunda belirlenen kanunlara uygun bir şekilde sürecin yönetilmesi. Dördüncü derece akrabaya kadar, organ bağışında bulunabiliyor.
Akrabalık dışında ihtiyacı olanlara ise her ilde bulunan Etik Kurulların yaptığı araştırmalar sonucuna göre organ nakli gerçekleştirilebiliyor. Yurt dışı hastalarda ise belirlenen kanunlar çerçevesinde organ nakli yapılabiliyor.”
ORGAN NAKLİ VE BEYİN ÖLÜMÜ
Beyin ölümü tanısı konulan hastalardan yapılan organ nakline de değinen Doç. Dr. Yüksel, “Beyin ölümü tanısı uzman hekim grubu tarafından konuyor. Geri dönme ihtimali kalmayan hastalarımızın organları ailelerinin izni halinde pek çok hastaya ikinci bir şans oluyor” değerlendirmesini yaptı.
Organ bağışı yapan bireylerin bağış kartları olsa bile bağışçıların yaşayacakları bir talihsizlik sonucu beyin ölümü gerçekleşmesi durumunda mutlaka ailelerinin onayının alındığını söyleyen Doç. Dr. Yüksel, aile onay vermediği sürece, nakil işlemini yapmadıklarını bildirdi.
Türkiye’deki hekimlerin genel cerrahi ve organ nakli konusunda çok gelişmiş olduklarını vurgulayan Doç. Dr. Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Organ nakli ameliyatlarında yaptığınız iş çok daha incelik istiyor. Çünkü üzerinde işlem yaptığınız organ, bir başka hastaya yaşam vereceği için çok dikkat edip titiz davranmanız gerekiyor.
Ülkemizin sağlık turizmi konusunda belirli bir ivme kaydetmesi, hekimlerimizin yaptığı işte ne kadar ilerlediğinin de bir göstergesidir. Toplumu daha da bilinçlendirmek ve farkındalık sunmak bağış sayısını artırabilir. Bağışçıların isimlerinin yaşadıkları sokağa, parka verilmesi ve benzeri minnet ifadeleri teşvik edici olabilir.”
- DOÇ. DR. YÜCEL YÜKSEL, A PARA CANLI YAYININA KONUK OLDU
- SANKO ÜNİVERSİTESİ GENEL CERRAHİ ABD / ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. YÜKSEL: “CANLI VERİCİLİ ORGAN NAKİLLERİNDE TÜRKİYE DÜNYADA İLK SIRADA, KADAVRA NAKİLLERİNDE İSE SON SIRALARDA YER ALIYOR”
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı / Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Yücel Yüksel, A Para’da canlı yayınlanan “Her Şeyi Konuşalım” Programı’nda Cemil Barlas’ın konuğu oldu.
Doç. Dr. Yücel Yüksel, SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi’nde başarıyla gerçekleştirdikleri organ nakil ameliyatları konusunda bilgiler paylaştı.
Organ naklinin canlıdan ve kadavradan bağışlarla yapıldığını belirten Doç. Dr. Yüksel, “Her iki bağışın da farklı avantajları bulunmaktadır. Canlı vericili organ nakillerinde Türkiye nüfus oranlarına göre dünyada ilk sırada yer alırken, kadavra nakillerinde ise son sıralarda bulunuyor” dedi.
Organ nakil cerrahisinin belirli bir uzmanlık gerektirdiğinin altını çizen Doç. Dr. Yüksel, “Organ nakli yapabilmemiz için en çok ihtiyacımız olan şey gerek canlıdan gerekse kadavradan bağış yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
Kadavra bağışının az olmasının temelinde yanlış bilinen dini nedenlerin bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Yüksel, şöyle devam etti:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ bağışına destek olan açıklamaları var. Kadavra bağışıyla çoğu zaman birden fazla kişiye yeniden yaşama şansı veriyorsunuz. Yaşama yeniden tutunan kişi de yaşadığı sürece bağışçısını unutmadığı gibi sürekli dua ediyor. Hatta böbrek nakli bekleyen hastalarımızdan birinin kadavra bağışından sonra ikiz bebeği oldu. Sadece bir kişiye değil, üç kişiye birden yaşama şansı verilmiş oldu.”
BAŞARILI VE PROFESYONEL BİR EKİBE SAHİBİZ
Başarılı ve profesyonel bir ekiple, gerekli alt yapı ve teknik donanıma sahip SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde karaciğer ve böbrek nakillerini başarıyla gerçekleştirdiklerini anlatan Doç. Dr. Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Canlı nakillerde organ bağışçısı olarak ameliyata aldığınız donör tamamen sağlıklı birey ve sevdiği ya da yakını olan hastanın hayatını kurtarmak için bunu kabul ediyor. İlk kural bağışçının zarar görmemesi. Bu nedenle donörü ameliyata almadan önce pek çok tetkik yaparak zarar görmesini engelliyoruz. Çok dikkat ediyoruz.
Organ bağışçısıyla, alıcısını aynı anda ameliyata alıyoruz. Alıcı hastamız hazır olduğunda böbrek bağışçımızdan organı tamamen laparoskopik dediğimiz kapalı yöntemle alarak, en az kesiyle ameliyatı yapıyor, ayağa kalkış sürecini hızlandırıyoruz. Uzun zamandır yaptığımız yöntem olduğu için bu konuda hiçbir sorun yaşamıyoruz.”
NAKİL OLMAYA GETİREN EN BÜYÜK ETMENLER
Bireylerin böbrek nakli olmasına neden olan en büyük etmenlerin, hipertansiyon, diyabet ve obezite olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yüksel, nakle giden yolda dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Tansiyon ve diyabet genetik miras olsa da düzenli kullanılacak ilaçlar, fiziksel aktivite çok önemli. Bunlara dikkat ederek obeziteyle de mücadele edilebilir.
Karaciğer nakline sürükleyen en büyük faktör ise karaciğer yağlanması. Diyet ve sporla karaciğer yağlanmasıyla mücadele şansınız var. Ama belli bir noktadan sonra siroza dönüşmüşse, nakil bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkıyor.
Karaciğer kendini yenileyen ve büyüyen bir organ olduğu için yüzde 40 kadar bir kısmını alıp, nakledebiliyoruz. Geri kalan yüzde 60’lık kısım bir süre sonra kendini yenileyip tekrar büyüyor.
Vücudumuzda bulunan iki böbrekten şayet her ikisi de sağlıklıysa birini naklederek, kalan böbrekle hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyoruz. Burada önemli olan organ bağışı konusunda belirlenen kanunlara uygun bir şekilde sürecin yönetilmesi. Dördüncü derece akrabaya kadar, organ bağışında bulunabiliyor.
Akrabalık dışında ihtiyacı olanlara ise her ilde bulunan Etik Kurulların yaptığı araştırmalar sonucuna göre organ nakli gerçekleştirilebiliyor. Yurt dışı hastalarda ise belirlenen kanunlar çerçevesinde organ nakli yapılabiliyor.”
ORGAN NAKLİ VE BEYİN ÖLÜMÜ
Beyin ölümü tanısı konulan hastalardan yapılan organ nakline de değinen Doç. Dr. Yüksel, “Beyin ölümü tanısı uzman hekim grubu tarafından konuyor. Geri dönme ihtimali kalmayan hastalarımızın organları ailelerinin izni halinde pek çok hastaya ikinci bir şans oluyor” değerlendirmesini yaptı.
Organ bağışı yapan bireylerin bağış kartları olsa bile bağışçıların yaşayacakları bir talihsizlik sonucu beyin ölümü gerçekleşmesi durumunda mutlaka ailelerinin onayının alındığını söyleyen Doç. Dr. Yüksel, aile onay vermediği sürece, nakil işlemini yapmadıklarını bildirdi.
Türkiye’deki hekimlerin genel cerrahi ve organ nakli konusunda çok gelişmiş olduklarını vurgulayan Doç. Dr. Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Organ nakli ameliyatlarında yaptığınız iş çok daha incelik istiyor. Çünkü üzerinde işlem yaptığınız organ, bir başka hastaya yaşam vereceği için çok dikkat edip titiz davranmanız gerekiyor.
Ülkemizin sağlık turizmi konusunda belirli bir ivme kaydetmesi, hekimlerimizin yaptığı işte ne kadar ilerlediğinin de bir göstergesidir. Toplumu daha da bilinçlendirmek ve farkındalık sunmak bağış sayısını artırabilir. Bağışçıların isimlerinin yaşadıkları sokağa, parka verilmesi ve benzeri minnet ifadeleri teşvik edici olabilir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.